Ege büyüdükçe, bizim evin halleri daha da sevimlileşmeye, güzelleşmeye, komikleşmeye başladı. Yazmazsam unuturum, hemen yazayım.
Biz istediğimiz kadar, bir kitabı seçip önüne koyalım, açalım abartılı sesler ve taklitlerle ilgisini çekmeye çalışalım, o yine gidip kendi istediği kitabı bulup önümüze getiriyor ve sadece onunla ilgileniyor. Favori kelimesi: Ne? Kitaptaki her bir nesneyi tek tek o mini minnacık parmağıyla gösterip “Ne?” diyor, biz de adını söylüyoruz. Ben, dil gelişimine katkısı olsun, söylemek, taklit etmek isterse güzelce anlasın diye tane tane ve düzgün Türkçe ile adlarını söylüyorum. Fakat babası daha oyuncu ve esprili. Gösterip sorduğu nesnelere, Ege’nin ne olduğunu bildiği başka nesnelerin adını söylüyor, mesela yumurtayı gösterip ne diye sorduğunda babası karpuz diye cevap veriyor. Ege de bunu yemiyor tabii, baba doğrusunu söyleyinceye kadar “Ne? Ne?” diye sormaya devam ediyor. Ege ile bu şekilde eğlenmeyi pek seviyorlar. Zaten anne ihtiyaç görücü, baba eğlendirici. Hemen hemen her aile gibi bizde de dengeler bu şekilde kuruldu.
Bazen de tersi şekilde, kitabı açıp ben soruyorum “Ege, elma hangisi göster” ya da “horoz nerde Ege?” gibi, o da yine o minnak parmağıyla gösteriyor ve benden aferini kapıyor. Bu şekilde oyunlarımızla benimle de eğleniyor biliyorum, eğlenmese, dakikalarca beni esir etmez, benimle oynamaz. Ama babasının yaptığı gibi kahkaha krizlerine sokamadığım kesin. Olsun, n’apalım.
Gezmeyi pek seviyor, annesi kılıklı. Ne yapıyor olursa olsun, “Ege hadi ayakkabılarını giy, çıkıyoruz” deyince hemen kapının önüne koşuyor. Ayakkabılığı açmaya çalışıyor ama gücü yetmiyor, o zaman önünde bekliyor. Çok bekletirsek bir ayar çekiyor tabii bize. Ne haddimize onu bekletmek! :) Neyse ayakkabılarını çıkarıyoruz hemen yere oturuyor ve ayaklarını sırayla bana uzatıyor. Bayılıyorum bu hallerine. Ceketini giy deyince giymeyi tabii ki henüz beceremiyor ama eve dönünce “çıkar hadi ceketini” diyoruz çıkarabiliyor. Çok mühim bir şey değil belki ama yazmak istedim.
Dikkatini vererek bir iş yapıyorsa, dili dışarı çıkıyor. Ara ara içeri soksa da sonra yine çıkarıyor. Ve bu, onu daha da sevimli yapıyor. Aylardır en sevdiği oyuncaklarından biri, içiçe geçen kaplar. Kapaklı şişeler veya içiçe geçebilen başka evin içinde ne gibi eşya varsa hepsi Ege’nin ilgi alanına giriyor. Onları dikkatlice ve sırayla çıkarıp tekrar yerleştiriyor. İşte dilini de en çok bunu yaparken dışarı çıkarıyor miniğim :)
Gezmeyi pek seviyor, annesi kılıklı. Ne yapıyor olursa olsun, “Ege hadi ayakkabılarını giy, çıkıyoruz” deyince hemen kapının önüne koşuyor. Ayakkabılığı açmaya çalışıyor ama gücü yetmiyor, o zaman önünde bekliyor. Çok bekletirsek bir ayar çekiyor tabii bize. Ne haddimize onu bekletmek! :) Neyse ayakkabılarını çıkarıyoruz hemen yere oturuyor ve ayaklarını sırayla bana uzatıyor. Bayılıyorum bu hallerine. Ceketini giy deyince giymeyi tabii ki henüz beceremiyor ama eve dönünce “çıkar hadi ceketini” diyoruz çıkarabiliyor. Çok mühim bir şey değil belki ama yazmak istedim.
Dikkatini vererek bir iş yapıyorsa, dili dışarı çıkıyor. Ara ara içeri soksa da sonra yine çıkarıyor. Ve bu, onu daha da sevimli yapıyor. Aylardır en sevdiği oyuncaklarından biri, içiçe geçen kaplar. Kapaklı şişeler veya içiçe geçebilen başka evin içinde ne gibi eşya varsa hepsi Ege’nin ilgi alanına giriyor. Onları dikkatlice ve sırayla çıkarıp tekrar yerleştiriyor. İşte dilini de en çok bunu yaparken dışarı çıkarıyor miniğim :)
Ne sevimli oluyordur dil dışarda :) maaşallah
YanıtlaSilBi de görsen :)))
Silyerim o dili!!!!!! :)
YanıtlaSilGel de ye madem, kim engel oluyor ki? Sana serbest :))
SilÇok tatlısın Ege miniği☺️
YanıtlaSilÇok teşekkür ederiss :)
Sil