Lilypie Fourth Birthday tickers

15 Mart 2013 Cuma

Gebelik Günlüğü, 19.Hafta





Bu hafta Nisan bana pek düşkündü. Üstelik son zamanlarda (hatta gebelikten itibaren diyebilirim, epey olmuş yani) onunla hiç oyun oynamama rağmen. İlk zamanlarımda işten gelip direk yattığımda, midem bulanırken, bir şey yiyemezken hemen yanıma geliyor, “Peloş, hasta mısın?” diye üzüntüyle soruyor ve midemden dolayı yattığımı öğrenince de sarılıp “ama hasta olmaaaa” diyordu. Hiç üstüme gelmedi neden oyun oynamıyorsun benimle diye. Babasıyla zaten cılkını çıkarıyorlar işin :) E bir de bilgisayar ve ipad sağolsun tabii. Bu hafta ise belki de göbeğimin büyümesiyle birlikte daha bir düşkün oldu, gece yatarken bile göbeğime sarılıp öpüyor, iyi geceler kardeşim diyor. Hafta sonu birkaç kez kulağını göbeğime dayadı, ve kardeşini duyduğunu iddia etti :) Biz de sesimizi çıkarmadık. Halbuki duyduğu bir şey yok :) Okulda da öğretmenine arkadaşlarına sürekli kardeşinden bahsediyormuş. Oh ne güzel. Umarım hep böyle devam eder ömrü boyunca. Çocuğumun da benim gibi bir ablası olmasını herşeyden çok isterim. Çünkü ablalar mükemmeldir! ;)

Bebişin hareketlerini hala hissedemedim. Ama duyduğum kadarıyla anneler genelde “karnımda nasılsa doğunca da öyle oldu, inanılmaz hareketli bir dakika durmuyor…” vs diyorlar. Bu yüzden ben bebişimin hep dua ettiğim gibi sakin bir bebek olduğuna, o yüzden hareketlerini hissetmediğime kanaat getirdim :) Ya da kanaat getirmek istedim diyelim ha ha :)

İçimde bir canlı büyüyor. Bu gerçekten çok garip bir his! Oysa ben kendimi hala büyümüşüm gibi hissetmiyorum. Ben hala evin küçük kızıyım, ablamın biricik kardeşiyim, “kadın kadın” olamayacak kadar çocuğum! Oysa ki 1 ay sonra 35 olacağım (yazıyla otuzbeeeşşş). Hani şu yolun yarısı dediklerinden. Ama yemin ederim, hiç 35 hissetmiyorum, bu kadar olur! Hatta bence vücudum da öyle hissetmiyor, biz ikimiz bence en fazla 23-25 gibiyiz :)

Bu hafta iştahım açıldı. Özellikle haftasonu Tolga’dan çok yedim diyebilirim. En son, kahvaltı bitimi Tolga’nın yarım bıraktığı simiti elinden kapmamla kahkahayı basmamız bir oldu! Resmen yırtıcı kuşlar gibi, adamcağızın elinden gevreğini “kaptım” :) Tolga da bunun üzerine “tamam sen oldun artık” dedi ve dakikalarca bu duruma güldük. Canım zaten televizyonda gördüğüm her şeyden istiyor. Ama hiç biri de bulunabilecek-yapılabilecek şeyler değil. Çünkü dsmart’taki “24 kitchen” kanalını izliyorum sürekli ve oradaki yemekler yurtdışına özgü. Yok deniz tarağı bilmemnesi, Hindistan cevizi suyu çorbası, yok Vietnam usulü bilmemneli tavuk (adını bile daha önce hiç duymadığım baharatlar kullanıyorlar). Kocacımın alıp gelebileceği canımın çektiği tek şey ise simit, yani gevrek. Onu da alıyor zaten. 

İşte böyle. 20.haftada bir doktor kontrolümüz daha var. Sanırım ablamın bahsettiği detaylı ultrason muayenesi bu hafta olacak. 1 hafta sonra 9 ayı yarılıyoruuuuz! :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder