Ege'yle Yazlık Maceramız



Ege'yle geçen hafta annemlerin yazlığına tatile gittik. Daha doğrusu tatil, benim için tatil. Ege zaten hep tatil, ye, iç, yat modeli :)

Yazlık alındığından beri her yaz mutlaka denize giriyorum. Balık gibi yüzebiliyor olmasam da denizi çook seven biriyim. (Umarım oğluşum balık gibi yüzenlerden olur). Bu yaz gebelik ve doğum sebebiyle denize girememiştim. Doktorum gebeyken 34. haftadan sonra denize girmeme izin vermemişti (herhangi bir enfeksiyon kapma riskime karşı), e zaten 34. hafta haziran başlarıydı, deniz soğuktu girilecek gibi değildi. Sonra da 6 hafta (lohusalık süresi) kadar bir yasağım vardı. Bu süre dolunca oğluşumla pılımızı pırtımızı toplayıp (ki bu epey büyük pıl-pırt oldu, bebeğin eşyaları ile seyahat etmek çok zormuş onu anladım, onu da al bunu da al derken evdeki herşeyi taşıdık neredeyse) annemlerin yanına yazlığa gittik. Ben her sabah denize girdim ama oğluşu sokmadım. Ne de olsa aşıları tam değil, risk almaya gerek yok. Hem bir şey de anlamayacaktı, eğlenmeyecekti henüz çok küçük. Seneye kesin girer ama :)

 

Yazlıkta çok eğlendik. Ege'nin gitmeden önce henüz oturmuş bir düzeni yoktu. Ne yeme-içme konusunda ne de uyku konusunda. Doğduğundan beri hep henüz çok küçük diye diye bir düzen oluşturma özenini gösterememiş, daha doğrusu bununla uğraşacak fırsatı bulamamıştım. Annemler varken hakikaten çok küçüktü ve herşeyi Ege kendi istediği zamanda yapıyordu ben de ona saygı gösteriyordum. Sonrasında da tek başıma olduğum için ancak Ege'yle başbaşa kalma ve idare etme konusunda gelişme gösterebildim. Bu yüzden bu tatil bize bu konuda çok iyi geldi. (Bilinçli yapmadık gerçi, kendiliğinden oldu, çok da iyi oldu.) İzmir'de her sabah 6:00-6:30 gibi uyanan ve faltaşı gibi açılmış gözlerle bana bakıp günaydın diyen Ege, yazlığa gidince 7:30-8:00'e kadar uyumaya başladı. İzmir ne de olsa daha sıcak oluyor, deniz kenarı biraz daha serin. Bebeğe serin hava iyi geldi sanırım. E bir de bol oksijen tabii ki. İyotlu deniz havası filan... Ben de uykumu almış oldum böylece.

 

Biz kahvaltımızı yaparken yattığı yerden bize bakan ve bizimle tatlı tatlı konuşan oğluşum, ben emzirip denize gitmek üzere anneme teslim edince 10:30-11:00 civarı uyudu. 13:00 civarı uyanıp emip 14:30 civarı yeniden uyku, 16:30 civarı uyanıp emip banyosunu yapıp 18:30 civarı sling'inde anne ve anneanneyle akşam yürüyüşü sırasında annenin kucağında yeniden uyku (deniz kenarında yürüdük hep, mışıl mışıl uyudu oğlum) 19:30'da eve gelince uyanıp emip 20:30 civarı yeniden uyku ve sabaha kadar emzirmek için 3 kez uyandık.

 

Yazlığa gitmeden evvel uyanıp bana gülmeye başlamıştı Ege. Ama yazlıkta sabah eğlenceleri çok daha belirgin ve kendini gösterir oldu. Gerçekten uyanınca çoook güzel oluyor Ege. Çok keyifli oluyor, gülücükler saçıyor, hatta neredeyse kahkahalar atıyor diyebilirim. Güzel güzel konuşuyor benimle. Aslında sabah yanına gelip onunla konuşan herkesle konuşuyor. Dedesiyle ve anneannesiyle de bir muhabbet bir muhabbet vardı, sormayın gitsin :) Yazlıktan dönünce de babası ve ablasıyla aynen devam! Ama en çok bana gülüyor, en çok benimle konuşuyor, bu da beni mest ediyor tabii. Fotoğraf sabah neşesi hallerinden.

 

Açık havada dolaşmayı da çok sevdi Ege. Akşam yürüyüşlerimizde etrafa çok da fazla bakamadı, sling'de emzirme pozisyonunda gezdiriyorum (ilk 3 ay oturtarak gezdirmek sakıncalıymış onu öğrendim o yüzden yatırarak gezdirdim hep). Ama evdeyken ne zaman canı sıkılsa ve biraz mızıklasa hemen balkona attık kendimizi. Balkondan görünen ağaçları incelemeyi pek sevdi, hem de balkonun efil efil havası ona iyi geldi sanırım. Yengeç burçları evcimen olurlarmış ama umarım illa da evden çıkmayacağım diye tutturan bir çocuk olmaz. Biraz gezelim, tatillere gezmelere gidelim onunla, parklarda oynayalım, denizlere gidelim. Böyle hayallerim var şimdiden.

 

Tabii bu kadar deniz havası, oksijen, düzen, ve bana da iyi gelen tatil dolayısıyla çoğaldığını hissettiğim sütüm sayesinde, Ege bayağı kilo aldı gelişti yazlıkta. Babasının deyimiyle "semirmiş!" olarak döndük evimize :) :)