Lilypie Fourth Birthday tickers

31 Aralık 2013 Salı

Alerjik Gebeler! Siz de ilaçsız nefes alabilirsiniz

Çocukluğumdan beri alerjik bir insanım. Yemediğim iğne, içmediğim ilaç kalmadı. Konu hakkında uzman doktor kadar bilgi sahibiyim neredeyse. Gebeliği düşünmeye başladığımda doktoruma sordum tabii, ama rutinde içtiğim ilacı (gebe olduğumu anlayıncaya kadar içmiş olabileceğim için) hemen bırakmam gerektiğini, gebelik boyunca ve emzirirken de ilacı kullanmamam gerektiğini söyledi.

28 Aralık 2013 Cumartesi

Yaşasın Sütüm Yetiyor! - Sütü Artırmanın Yolları

Ege'yi yalnızca anne sütüyle besleyebilmeye başlayalı çok oldu, ama bu yazıyı ancak yazabiliyorum. Ege doğduktan sonra ilk süt (kolostrum) hemen gelmişti ama o kadar azdı ki, Ege'yi doyurmaya ancak ilk bir-iki günde yetti. Sonra Ege'nin açlıktan ağlaması ve uyumaması, bir de sarılık oluşu nedeniyle, doktorumuzun da önerisiyle mamaya başladık.

27 Aralık 2013 Cuma

Ayna Ayna Söyle Bana

Ege aynaları çok seviyor. Hele de kendisini gülerken görürse, daha çok gülüyor, hatta kahkahalar atıyor. Heyecanlanıyor. Heyecanlanınca da bir çırpınışı var ki, görülmeye değer. Ama ağlarken götürdük mü ayna karşısına, aman aman... ağlayan yüzünü görünce korkup daha da çok ağlıyor o zaman.

25 Aralık 2013 Çarşamba

Yeni Yıl Dileği

O da bir anne... Ne kadar şaşkın ve üzgün! Lohusalık filan düşünememiş. Sütümü nasıl artırırım, rezene çayı mı içsem, diyememiş. Her sabah yumurta, her akşam bol kırmızı et yiyeyim de sütümün kalitesi artsın, diye aklına bile gelememiş. Ay bu iki çocuk bana çok geldi, bunalıyorum, diyememiş. Geceleri uykusuz bırakıyor bu oğlan beni, diye şikayet edememiş. Bundan sonra da edemeyecek. Zira 40 (yazıyla KIRK) günlük bebeği soğuktan donarak öldü...

23 Aralık 2013 Pazartesi

Çocuk İstismarı Konusunda Yapabileceklerimiz

Aşağıdaki yazı, “çocuklar için teknoloji rehberi” OnlineAnne.com yazarları Melike ve Pınar tarafından kaleme alındı.
Çocuk istismarı konusunda Türkiye’deki bilgi ve içerik eksiğini gören Melike ve Pınar, çocuk istismarını önleme konusunda bir “Çocuk Güvenliği Aktivite Kitabı” hazırlamışlar ve uygun bulmanız halinde bu kitabı çocuğunuzla ve/veya etrafınızdaki çocuklarla paylaşmanızı diliyorlar. 

20 Aralık 2013 Cuma

Mama Sandalyesi

Dün, yani 19 Aralık günü Ege ilk defa mama sandalyesine oturdu! Onun hayatında bir ilk daha. İnsanlık için küçük ama bizim ailemiz için büyük bir adım :)

18 Aralık 2013 Çarşamba

Beş koca ay geçti...

Oğlum bu dünyada tam beş ayını devirdi bu pazar günü. Büyüdü, hareketlendi, yeni şeyler keşfetti, dünyayı daha çok tanıdı. Ne çabuk geçiyor zaman. Şu anda kucağımda uyuyan bebeğe bakıyorum da, bundan çok değil beş ay önce miniminnacık birşeydi. Tek kolumda uyurken onu kolayca her yere taşıyabiliyordum. Oysa şimdi tek koluma sığmıyor, üstelik ağırlaştı da. Hayatta, uyur pozisyondayken tek kolumla taşıyamıyorum!

16 Aralık 2013 Pazartesi

Bebeğime Mektup - Cennetin Kokusu

Bebeğim! Canımın içi, kalbim! Beş aydır hayatımızdasın, her gününü, her anını doya doya yaşamaya çalışıyorum. Hiçbir anını unutmak istemiyorum. Sen dünyada yaşamaya en "değer" şeysin benim için.  Mümkün olsa, kalbimi orta yerinden açar, seni yeniden içime sokardım!

15 Aralık 2013 Pazar

İmdaaat! Biri buna dur desin!

Evdeki kardeş kıskançlığı sendromları aynen devam ediyor. Fakat umarım havada uçuşan kelimeler, bebeğimin hafızasında bir şekilde yer etmez. Sahi bebekler söylenen negatif şeyleri anlarlar mı?

5 Aralık 2013 Perşembe

Oyunlarımız...

Yaklaşık bir ay önce oğluma "Bebeğimin İlk Oyun Kartları" isimli oyuncak/kartlarını aldım (Edukids). İyi ki almışım. Hatta neden daha önce almamışım dedirtti bana. Gebe okuyuculara sesleniyorum, mutlaka bu kartlardan bebeğiniz doğmadan edinip dolabına koyun.
 
 
 
 
 

25 Kasım 2013 Pazartesi

Günlerimiz geçiyor... Ama nasıl?

Ege 1,5 aylık oluncaya kadar bir düzenimiz yoktu. Ege ne zaman isterse o zaman emdi, o zaman oyun oynadı, o zaman uyudu. 1,5 aylık olunca annemlerin yanına yazlığa gittik 1 haftalığına. Orada temiz deniz havası, bol oksijen olunca Ege'nin uykuları daha bir düzene girdi, daha güzel emdi ve o bir hafta bize çok yaradı.

23 Kasım 2013 Cumartesi

Sarılmacalı, Tutmacalı, Öpmeceli

Benim canımın içi oğlum, epeydir güzel güzel iki koluyla boynuma sıkıca sarılıyordu. Nasıl bir mutluluk, nasıl bir huzur, olmaz böyle bir şey! Alıp içime sokasım geliyor tekrar. Açıcam kalbimi orta yerinden, hoop oğlum içimde :)

22 Kasım 2013 Cuma

Dört aylıksın, barfiks için biraz erken değil mi?!?

Ege dört aylık oldu da beşinci ayından gün bile alıyor. Dört ay bilgilerindeki eksiklikleri burada tamamlamak istedim. Hem dün sağlık ocağına gittiğimiz için hem de geçen post'ta bazı şeyleri yazmayı unutmuşum.

19 Kasım 2013 Salı

Kardeş Kıskançlığı

Ege'nin ablasıyla arasında 9,5 yaş var. Neredeyse 10 yaş yani. Pek çok kişi, 10 yıl epey büyük bir fark, kıskançlık yaşanmaz diyecektir. Ama durum öyle değil. En azından bizim evde öyle değil.

15 Kasım 2013 Cuma

Dördüncü Ay!

Bugün itibariyle dördüncü ayını doldurdu Ege. Nasıl da çabucak geçti dört ay, hiç anlamadım. "Yenidoğan O daha" deyip de gösterdiğim hassasiyet, geçenlerde bir de baktım azalmış. Demek ki kabul etmişim artık, sadece bir "bebek" olduğunu. Benim için hep küçük bir bebek kalacak gerçi, o başka :)

Fışfış Kayıkçı

Ege'yle son zamanlarda sıkça oynadığımız bir oyun var. Koltukta otururken dizlerimi kırıp kucağıma oturtuyorum (yaklaşık 45 derecelik eğimle yatırmış oluyorum yani). Sonra iki elinden tutup başlıyorum şarkıyı söylemeye. Her cümlesinde başka bir hareket yapıyoruz. Bayılıyor. Tekrar tekrar oynuyoruz.  "Hadi fışfış kayıkçı oynayalım" deyince yüzünde gülücüklerle başlıyor ilk hareketi kendisi yapmaya çalışmaya.

14 Kasım 2013 Perşembe

Annelik böyle birşey mi?

Bu annelik çok garip bir şeymiş. Nefes sesini duysam, burnu mu tıkalı, nefes alamıyor mu, yoksa huzursuz mu uyuyor uyanıyor mu.... bin türlü şey geliyor insanın aklına, yerinden kırk kere kalkıp yatağına gidip bakıyorsun. Bakıyorsun bir şey yok, herşey yolunda, yerine dönüyorsun, sonra yine...

11 Kasım 2013 Pazartesi

Ege'nin Babaannesi Bir Melek

Ege, babaannesi ile tanıştı. Ona gülücükler saçtı. Ama onunla oyunlar oynayamadı. Elinden tutup parka gidemedi. Ona şımarıklıklar yapamadı. Yapamayacak. Ama meleğimiz kalbimizde hep yaşayacak. Çünkü Ege'nin babaannesi artık melek oldu....

10 Kasım 2013 Pazar

Ege ve Atatürk

Bugün 10 Kasım. Bu sabah Ege, Ata'ya ilk saygı duruşunu yaptı. Sabah saat 9.05'te, sahildeki anma ve saygı duruşu için toplanmış kalabalığın içine girdik ve Ege de son derece ciddi bir ifadeyle, ama hiç huysuzluk etmeden, ağlamadan babasının kucağında gayet efendi bir şekilde Ata'ya saygısını gösterdi. Saygı duruşundan sonra fazla kalmadık, arabamıza atlayıp gittik.
 
Oğlum. 10 Kasım sadece bir gün. Ama aklında, kalbinde, düşünce ve hedeflerinde her zaman Atatürk Cumhuriyeti olması dileğiyle...

8 Kasım 2013 Cuma

Annelik Sosyal Hayatı Değiştirir mi? Evet, kesinlikle...

"Anne olunca, hayatın gibi, arkadaş çevren de değişecek" demişti ablam. Haklıydı. Benimkisi daha hamileyken değişti desem yeridir.

1 Kasım 2013 Cuma

3,5 Aylık bebekli hayatımda en çok / en az kullandığım ürünler

Bebek alışverişi listemde olan ve satınaldığım ürünlerden, bu süreç boyunca kullanmadığım bir ürün olmadı sanırım. Çok detaylı düşünmüş, bebekler için üretilen, yeni annelere cazip gelen ıvır zıvır ne varsa almamaya, sadece gerçekten kullanabileceklerimi satın almaya dikkat etmiştim. Eksikliğini hissettiğim bir şey de olmadı açıkçası. Demek ki doğru bir liste yapmışım. :)

31 Ekim 2013 Perşembe

Üç ayımızı devirdik...

Aslında dolu dolu 3,5 aylık oldu Ege. Ama 3 ay yazısını daha yeni yazabiliyorum, o da benim tembelliğim :) Kendime de haksızlık etmeyim, tek boş vaktim, akşamları Ege'yi yatırdıktan sonra oluyor. Onda da duşa mı gireyim, yemek mi yapayım, dinleneyim mi, yazı mı yazayım, uyuyayım mı ne yapayım şaşırıyorum.

29 Ekim 2013 Salı

Ege'nin İlk Cumhuriyet Bayramı

Oğlum! Bu senin yaşadığın ilk 29 Ekim'in, ilk Cumhuriyet Bayramı'n! Seni, insanların yaşamlarına, düşüncelerine, özgürlüklerine, insanlıklarına saygı duyulan bir Türkiye'de doğuramadım maalesef. İnsanlar ölüyor, insanlar öldürülüyor, insanlar kayboluyor, insanlar işkence görüyor, insanlar baskı altında kalıyorlar, düşünmekten, konuşmaktan, yazmaktan, nefes almaktan, yani özgürce yaşamaktan korkuyorlar! Cumhuriyet, böyle yaşayalım diye kurulmadı. Cumhuriyet, insanlara, yaşam tarzlarına, düşüncelerine saygı duyulsun, huzurla mutlulukla güzel yaşamlar sürülsün diye kuruldu.
 
Umarım oğlum, umarım sen bundan sonra her Cumhuriyet Bayramı'nda, olması gerektiği gibi bir ülkede yaşar, olması gerektiği gibi bu bayramı kutlayabilirsin. Bayramın kutlu olsun oğlum! 100 yaşında da bayramını coşkuyla kutlarsın umarım, ve ben de bir yerlerden belki seni ve güzel ülkemizi izleyebilirim.

25 Ekim 2013 Cuma

İzmir çukurunun en iyi kadın doğum doktoru

Bence Zehra Mete! Polikliniklerde gittiğim birkaç doktor dışında da başka doktor bilmiyorum gerçi, ama olsun! Tüm gebeliğim boyunca, gebe veya yeni anne arkadaşlardan ve internet annelerinden duyduklarımla, kendi muayene sürecimi (ister istemez) kıyaslayınca, doktorumun ne kadar hassas, ne kadar titiz ve ne kadar doğru yönlendiren bir doktor olduğunu anladım. Doğru seçim yapmıştım!

23 Ekim 2013 Çarşamba

Hamilelere söylenmemesi gereken 10 şey

  1. "Göbeğin de amma büyük, ikiz olmadığına emin misin?" Zaten hayatında ilk defa böyle bir göbeğe sahip olan ve bunun şaşkınlığını yaşayan, kendini şişman ve çirkin hisseden kadına, -olmadığı halde- ikiz taşır kadar büyük göbeği olduğunun söylenmesi duygusal şiddet değil de nedir? Şirin mi olduğunuzu sanıyorsunuz?  

22 Ekim 2013 Salı

Biberon sorunsalı (?)

 Ege, doğduktan sonra sütüm onu doyuramadığı için, ilk 2 hafta kaşıkla, sonra 2,5 aylık olana kadar da biberon ile mama takviyesi aldı. İlk zamanlarda her emmeden sonra mama takviyesi yapıyorduk ve memeden sonra biberona resmen 'saldırıyordu'. Mamadan kestikten sonra bir süre daha, gece yatmasından önce (memeden sonra) biberon ile bir gün öncesinde sağdığım sütümü vermeye devam ettim.

Bugünlerde nelere sinir oluyorum?

  • "Bebek çok güzel kilo almış, tabii mama içiyor, mama kilo aldırıyordur" diyenler. Tabii, anne sütü içmiyor sanki bu çocuk! Sütüm yaramış olamaz dimi? Beslemiyorum sanki ben bu çocuğu! (Günde sadece 2 öğün mama aldığı zamanlarda söyleniyordu.)

13 Ekim 2013 Pazar

Ev yapımı ana kucağı

Resimde gördüğünüz, ev yapımı bir ana kucağı olmakta olup, evde oto koltuğunda bile oturmayan Ege oğlanın severek bayılarak içinde 1 saat oturduğu, harika bir düzenek haline gelmiştir.

7 Ekim 2013 Pazartesi

Annelik güzeldir

Annelik üzerine ahkam kesecek değilim. Nitekim henüz haddim olmadığını düşünüyorum. Tamı tamına 12 haftalık anneyim henüz. Çölde kum tanesi benimki. Ben kendi fikrimi yazacağım sadece.

2 Ekim 2013 Çarşamba

Bugünlerde nelere bayılıyorum?

  • Mesela tuvalete gidip o sürede onu ağlattığımda, ya da babasına bıraktığımda ya da mamadan kesme dönemimizde, gelip kucağıma aldığımda, o kadar ağlamış olmasına rağmen bana küsmeyip yine gözlerimin içine bakarak kocaman gülmesine

30 Eylül 2013 Pazartesi

2,5 ayı devirmişken...

Dile kolay, 2,5 ayımızı devirdik bugün. İyi ki hamileyken son ana kadar rapor alıp çalışmışım yoksa bu kadar küçük ve her saat başı anne memesine ihtiyaç duyan (sadece açlıktan değil, bazen sakinleşmek bazense sadece sevgi ihtiyacından) bir bebeği insan nasıl bırakır da işe döner? Bırakmak zorunda kalan annelere Allah sabır versin, gerçekten çok zor.
 
Neyse, konumuz bu değildi, konumuz Ege.

25 Eylül 2013 Çarşamba

Huzur

Hiçbir yerde hiçbir şekilde uyumayan çocuk, şu an göğsümde... O benim kalbimi, ben onun nefesini dinleyerek uyuyor... Dünyanın enn güzel şeyi olsa gerek...

22 Eylül 2013 Pazar

Islak Pamuklu Mendil

Hazır, bez konusunu yazmışken, şu ıslak mendil konusunu da yazayım dedim. Bilirsiniz, çocuk doktorları, bebeklerin alt temizliğini (özellikle yenidoğanlar için) kaynamış soğutulmuş suya batırılmış pamukla yapmamızı tavsiye ederler. Ben de Ege doğmadan önce böyle yapmayı düşünüyordum.

Dolar dolar taşar bu bezler!

Ege doğmadan önce hangi bezi kullanayım diye internetten kısa bir araştırma yapmıştım. Prima nedense hep en iyi diye bilinir ve benim de bir önyargı olarak aklımda hep bu marka vardı. Diğerleri sonradan çıktı ya, ondan herhalde.

18 Eylül 2013 Çarşamba

Süt Dünyası

Ege uyurken bazen (sanırım refleks olarak) gülüyor. Biz de bunu pek seviyoruz ailecek. Ablası, uykusunda güldüğünü gördüğü ilk gün "sanırım rüyasında süt dünyası görüyor!" deyince, aramızda böyle bir deyim kaldı, uyurken her güldüğünde "süt dünyasını görüyor" deyip gülüşüyoruz :)

16 Eylül 2013 Pazartesi

Amanın kanallarım tıkandı!

Aslında taslaklarda beklettiğim başka bir post vardı. Ama dün feci bir gece geçirince yazının konusu da değişti haliyle.

15 Eylül 2013 Pazar

İlk Oyuncak, İlk Kitap

Ege'nin ilk oyuncağı, park yatağının köşesindeki dönencesi sayılır. Gözleriyle takip edebilmeye başladığı zaman dönencesini yatağına yerleştirdim. Sabahları onu bırakıp bir şey yapmam gerektiğinde yaklaşık 1-1,5 dakika onu idare edebiliyordu bu dönence.

14 Eylül 2013 Cumartesi

Ege'yle Yazlık Maceramız


Ege'yle geçen hafta annemlerin yazlığına tatile gittik. Daha doğrusu tatil, benim için tatil. Ege zaten hep tatil, ye, iç, yat modeli :)

29 Ağustos 2013 Perşembe

Yeni Bebek Taşıma Trendi: Sling

Yabancılar "Baby wearing" diyorlarmış, yani bebeğinizi giyinmek. Evet evet yanlış okumadınız, bebeğinizi üzerinize giyiyorsunuz! Bir güzel sarıp sarmalıyorsunuz kendinize :)
 

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Ege'yle Gezme Maceraları

Ege henüz 40 günlük ama maaşallah bizim gibi anne babası olunca gezip duruyor yavrucak :) Gerçi buna da ne kadar gezme denir bilemem, genelde sağlık için çıktık dışarıya. Olsun, çıktık ya :)

18 Ağustos 2013 Pazar

Acıkınca Arıza Çıkarırım (Babasının Oğlu) - 2

Karnımdayken acıkınca arıza çıkarırdı Ege. Hemen tekmeler yumruklarla beni uyarırdı. Doğdu ve şimdi de pek farklı değil. Acıktığı anda, saniyesine memeyi veya mamayı ağzında istiyor. Biraz içtikten sonra (en azından dişinin kovuğuna girecek kadarlık içtikten sonra) biraz rahatlıyor. Mesela altı mı kirli veya gazı mı var, önceliği o işe vereyim ki rahat rahat emsin diyorum ama yoook, Ege Bey beni hemen hizaya getiriyor: Önce yemek! Az içiyor sütünü rahatlıyor ben sonra altını mı temizliycem gazını mı çıkarıcam ne yapacaksam yapabiliyorum. O işi hallettikten sonra karın doyurmaya kaldığımız yerden devam edebiliyoruz :)

Aahh ah, gerçekten tam babasının oğlu! :)

16 Ağustos 2013 Cuma

Postpartum Depresyonuna (Lohusalık Sendromu) girmemek için neler yapmalı?

Annelik hüznü, lohusalık sendromu/depresyonu ya da postpartum depresyon. Annelerin ya da anne adaylarının bir şekilde mutlaka duydukları kelimelerdir bunlar. Az çok mutlaka çevremizde yaşamış olanlar vardır. Bunun ne olduğunu bilen/duyan/okuyan gebeleri de epey ürkütür doğrusu.

15 Ağustos 2013 Perşembe

Ege'yle bizim ninnimiz

Bir küçüüücük aslancık vaaarmış
Kırlarda ko ko koşar oynarmııış
Annesi onu çoook çok severmiş
Sen benim ca ca canımsın dermiiş
Babası onu peek çok severmiş
Sen benim ca ca canımsın dermiiş

9 Ağustos 2013 Cuma

İlk Mürüvvet: Sünnet

Kadın doğum doktorumuzdan bebeğimizin erkek olacağını öğrendiğimiz ilk gün karar vermiştik. Yenidoğan sünneti yaptıracaktık. Arabada giderken kocacımla aynı anda "çocuğun sünneti..." diye cümleye başladık ve doğduğu ilk günlerde sünnet ettirmenin faydalarını sayıp yaklaşık yarım dakika içinde son kararımızı vermiştik bile.

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Oğluşumun İlk Günleri


Oğlum, canım varlığım Ege'm, doğalı 22 gün olmuş! Zaman hem çok çabuk geçiyor, hem de çok yavaş... Sindire sindire yaşıyorum oğlumu. 22 günde bile büyüdü. 18.günümüzde gittiğimiz doktor kontrolünde 2 cm uzamış ve 400 gram almış canım oğlum. Daha da büyüyecek :)

14 Temmuz 2013 Pazar

Gebelik Günlüğü, 39.Hafta

Ve işte, 39. haftamızı da böylece doldurmuş bulunuyoruz. Bu haftaki doktor ziyaretimizde bebişin boyu ve kilosunu söylemedi doktorumuz. Sadece "artık doğmaya hazır, göbeğin de yeterince büyük zaten, ultrason fazla yanılmıyordur" dedi. Büyümesi 2 hafta öncesine kadar hep daha ilerde giden bebeğimiz, 2 haftadır normal eğride devam etmekte.

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Gebelik Günlüğü, 38.Hafta

İşte şu yanda gördüğünüz, sivri mi sivri bir 38.hafta göbeği! Haftaiçi şiddetli bir diare atlattığım için almış olduğum 10,5 kilonun 1 kilosunu vermişim. Şu an itibariyle, başlangıçtan itibaren 9,5 kilo farkım var.

2 Temmuz 2013 Salı

Hastane Çantası

Herkesin kendine göre oluşturacağı bir hastane çantası olacaktır elbette. Ben de hem internetten araştırdıklarımı, hem bloglardan okuduklarımı hem de doktorumun önerilerini harmanladım, kendime göre uygun bir liste oluşturdum.

30 Haziran 2013 Pazar

Gebelik Günlüğü, 37.Hafta

Artık sona doğru iyice yaklaştık. Koskoca bir maceranın son haftaları artık. Ne çabuk geçti zaman... Bebeğim gramlardan kilolara geldi, milimlerden santimlere ulaştı; ben bol pantolon ve tişörtlerimle idare ederken, üzerime olabilen sadece 2 elbiseme kalacak kadar büyüdüm göbeklendim... Çok güzel günlerdi (hâlâ da güzel ya). Çok keyifli bir gebelik dönemi yaşadım.

29 Haziran 2013 Cumartesi

Ege

Oğlumuzun ismi nihayet belli oldu: EGE

Gebeliğimin başından beri isim düşünüyoruz, bu akşama kadar, neredeyse 8 aydır yani, bir türlü kesin bir karar verememiştik. Çeşitli alternatifler dolaşıp durdu 8 ay boyunca. Ve bu alternatiflerden tekrar tekrar vazgeçip yeniden gündeme aldığımız isimler oldu.

28 Haziran 2013 Cuma

Gebelik Günlüğü, 36.Hafta

36.haftamız geride kalırken göbeğim de füze kıvamında büyümeye devam ediyor.  Hemcinslerimden bazıları çok önceki haftalardan beri "ayy göbeğin düşmüş" yorumları yapıyordu ama insan vücudunu kendi biliyor, ben düşmediğini biliyordum zaten. Bu yorumları garip bir kıskançlık ya da çekememezlik olarak algıladım. Çünkü bu yorumu yapanlar,

23 Haziran 2013 Pazar

Bebek Şekerlerim!

İşte ellerimle yaptığım bebek şekerlerimi koyduğum sepet! Bu sepete 50 tane sığdı.

19 Haziran 2013 Çarşamba

Gebelik Günlüğü, 35. Hafta

Merhaba! Bu hafta göbeğim gittikçe daha da sivrildi. Artık yolda orda burda her gören "göbeğimin çok sivri olduğunu, kesin erkek bebek beklediğimi" söyleyiveriyor. Asla hurafelere inanmıyorum ve gebeliğim süresince pek çoğunu da ispatladım (misal 8 aydır tatlı yiyemedim, ekşi yiyorum ama oğlum oluyor!)

10 Haziran 2013 Pazartesi

Bebek İçin Alışveriş Listem

Herkes elbette kendi şartlarına, kendi tercih ve kararlarına göre kendi listesini yapacaktır. Ben de kendi evimizin durumuna, kendi tercihlerimize göre bir liste yaptım. Biz bebeğimizi ilk 4-6 ay kendi odamızda yatırmayı düşünüyoruz. Çünkü sürekli emzirmem gerekeceği için hem onun için hem benim için kolaylık olsun istiyoruz.

9 Haziran 2013 Pazar

Gebelik Günlüğü, 34.Hafta

Bu hafta göbeğim daha da büyüdü. Eskiden daha rahat geçebildiğim yerlerden geçemiyorum, göbeğim çarpıyor. Alışkın değilim tabii böyle büyük göbeğe, lavaboda bile ellerimi yıkamak için uzanmam gerekiyor, çok komiğim :)

5 Haziran 2013 Çarşamba

Gebelik Günlüğü, 33.Hafta

Göbeğim tam anlamıyla bir basketbol topu gibi. Eee oğluşum büyüyor tabii. Ona "susam" dediğimiz günlerden bugünlere geldik. Çok mutlu ve heyecanlıyım. Ama zaman yaklaştıkça bir o kadar da korkuyorum. Acaba nasıl bir anne olacağım? Acaba bebeğime bakabilecek miyim? Acaba anne olmayı becerebilecek miyim? Tamam bebek ve çocuklarla zaman geçirmeyi sevdim ve becerdim. Onları oyalamayı, ne bileyim mama yedirmeyi bile becerdim. Ama bir bebeğin hiç altını temizlemedim. Ya da hiç yıkamadım. Yapabilir miyim acaba diyorum kendi kendime... Gerçi sonra da herkes

30 Mayıs 2013 Perşembe

Yerim Dar-2

Oğlum şu günlerde 2 kiloyu geçmiş olmalı. Boyu da 40 cm'i geçmiştir biraz. Benim göbek de büyüdü büyüyebildiği kadar ama iskelet sisteminin de belli bir kapasitesi var tabii. Göbek yanlara doğru kemikler elverdiğince büyüdü ve bir yerde durdu, ancak ileri doğru büyüyebiliyor. E oğlum da sığmıyor tabii haliyle o kadarcık göbeğe. Sürekli bir gerinme hali var. Yazık bir ordan bir burdan ittirip duruyor. Sağa sola doğru ittirdikçe ittiriyor, baktı olmadı, bu sefer ayaklarıyla midemden ittiriyor, elleriyle de aşağı doğru geriniyor. Bu günlerde tekmelerden çok bu ittirme-gerinme hareketleri favorimiz anlayacağınız :)

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Gebelik Günlüğü, 32.Hafta

Bu hafta yasal olarak doğum iznine ayrılmaya hak kazandığım hafta idi. Yani 32'yi bitirince 33.haftanın ilk günü işe gitmemem gerekiyordu. Fakat hem kendimi iyi hissetmem ve daha şimdiden evde oturmayı istememem sebebiyle, hem de bu haftaları doğum sonrasına aktarabilmek için yasanın izin verdiği ölçüde çalışabilir raporu almak için hastaneye gittim. Doktor bebeğimin durumuna baktı, bana baktı, şikayetim olup olmadığını sordu, ve herşey yolunda göründüğü için 37.hafta sonuna kadar çalışabilir raporumu verdi. Bu durumda Haziran sonuna kadar çalışacağım.

19 Mayıs 2013 Pazar

Gebelik Günlüğü, 31.Hafta

Bu hafta doktor randevumuz vardı. Bir süredir 3 haftada bir görüyordu, bundan sonra yine 2 haftada bir görmek istiyor. Bir süre sonra 10 günde bir ve ondan bir süre sonra da haftada bir görüşecekmişiz. Enn son günlerde de belki 2 günde bir.

14 Mayıs 2013 Salı

Gebelik Günlüğü, 30.Hafta

Benim için güzel bir haftaydı. Hem kocacımla 1.evlilik yıldönümümüzü kutladık, sorunsuz geçen bir haftanın ardından da ilk anneler günümü! Önce kocacım ilk anneler günümü öperek kutladı, sonra da kocamın biricik kızı sarılarak! Ne güzel, "kardeşin annesisin" diyerek kutladı beni :) Kuzenlerim ve arkadaşlarım arayıp tebrik ettiler ve beni çook mutlu ettiler. Biz de annelerimizi arayarak onları mutlu ettik. Bu anneler günü daha şimdiden daha güzel ve daha anlamlı gelmeye başladı bana. Kimbilir oğluşum doğunca neler hissedeceğim!

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Acıkınca Arıza Çıkarırım (Babasının Oğlu)


Acıkınca arıza çıkaran bir oğlum var. Evet evet, daha şimdiden. Azıcık acıksın, 2 saat birşey yemeyim mesela, hemen yukarı doğru (özellikle midemin olduğu tarafa) tekmeler savuruveriyor. "Anneeeaaa, ben acıktııım annamıyomusuuuuun?"  Böyle zamanlarda acilen doyurulması gerek küçük beyefendinin!

10 Mayıs 2013 Cuma

Gebelik Günlüğü, 29.Hafta

Bu haftamı her kımıldamamda beni büyük acılara gark eden sırt ağrısıyla geçirdim. Önce bunun gebelikten kaynaklı sıradan bir sırt ağrısı olduğunu düşündüm. Ertesi gün ağrı iyice şiddetlendi ve oturduğum, yattığım yerden kalkmakta zorlanmaya başladım. Hapşırırken, öksürürken canımın acısından gözümden yaş geliyordu ve derin nefes alma gafletinde bulunursam da acıdan ölüyordum.

7 Mayıs 2013 Salı

Dünyamın Güzelliği Oğlum

Canım oğlum! Annesinin meleği, bitanesi, canı, kanı! Günümün güzelliğisin sen benim. Sen içimde kıpırdadıkça canım oğlum, ben yaşadığımı anlıyorum. Hayatımın anlamı bitaneciğim benim... 

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Gebelik Günlüğü, 28. Hafta

Bu hafta doktor kontrolümüz vardı. Bebiş yaklaşık 1290 gram olmuş ve boyu da tahmini 37 cm. Tahmini diyorum çünkü zaten net bir şekilde ölçülemiyor tabii. Doktorumuzun söylediğine göre dünyada kabul edilmiş olan bir hesaplama formülü varmış. Femur (uyluk kemiği) boyu ölçülüyor, 6 ile çarpılıp 4 ekleniyormuş. Dünyanın çoğu ırkı için bu formülasyon büyük bir oranla doğru sonuç verirmiş. Ama bu her hafta için geçerli değildir sanırım, bana bu formülü bu hafta için söyledi, belki bir 10 hafta öncesi için geçersiz kalabilir.

28 Nisan 2013 Pazar

Gebelik Günlüğü, 27.Hafta

Biraz gecikmeyle 27.haftamızı da anlatayım. Efendim, habire her bir şeyden alerji olan ben, tabii ki gebelik dönemini de boş geçemezdim. Sonbaharı alerji olmadan, burnu bile tıkanmadan atlatan ben, bu durumdan karı-koca pek bir memnunken hem de, ilkbaharı alerjilerle karşıladık maalesef. İlaç da kullanamıyorum, bu da benim yaşam kalitemi epey bir etkiliyor.

19 Nisan 2013 Cuma

Alışveriş ve Cicilerimiz


İşte oğluşumun cicileri :) Hemen hemen yarısını ben aldım yarısı ise teyzelerimizden hediye. Bir de yavrukartal zıbını dikkatinizi çekecektir ki o da babamızın marifeti :) Zavallı babam, koyu bir fenerbahçeli olarak 2 kızını da fb'li yapmayı başarmış ama 2 erkek torununu da rakiplere kaptırdı adamcağız. Büyük torun gs'li oldu, küçük torun ise henüz kesin olmamakla beraber babasının baskılarıyla çok büyük ihtimal bjk'li olacak görünüyor.

18 Nisan 2013 Perşembe

Yerim dar

Dün gece oğluşum ilk defa beni tekmeleriyle uykumdan uyandırdı. Bu kadar güçlenmiş olmasına inanamıyorum. Bir susam taneciğinden bugünlere geldik :) Ne de olsa yaklaşık 1 kg civarında olmuş olmalı bu hafta yavrum. E beni de bilen biliyor, zayıf minyon minicik birşeyim! Çocuk içerde kımıldayacak yer bulmaya çalışıyordur, ne yapsın? O da haklı :) Daha şimdiden bazı zamanlarda (genelde serviste eve dönerken) sağ kaburgalarıma baskı yaptığını hissedebiliyorum. Ama sanırım yanlış oturma pozisyonundan falandır çünkü eve gelip biraz uzanınca hemen kaburga acım geçiyor. Yerine dönüyor herhalde alan genişleyince yavrucak :)

Babası "bu tarihi not et" demişti ama sanırım atladım. Daha fazla unutmadan yazayım. Babamızın karnımın üstünden bebişin hareketlerini hissettiği ilk tarih 12 Mart'tır. Bundan sonra bütün ilkleri atlamadan yazacağım.

14 Nisan 2013 Pazar

Gebelik Günlüğü, 26.Hafta

Bu hafta ilk defa bebişe alışveriş yaptım! Önceden internetten bakıp bakıp daha erken diye kendimi tutarak hiçbir şey almıyordum. Bu hafta artık o kadar da erken olmadığına karar verip internetten bir kaç tane çıtçıtlı body sipariş ettim.
Her gebenin gördüğü şu abuk sabuk rüyalar vardır ya, hah onlardan birini gördüm bu hafta! Gebeliğin son günlerindeymişim, birden sancım başlıyor ve biz hastaneye gitmeden önce eşime "bu bebeğin daha hiçbir şeyi yok hiç alışveriş yapmadık!" diye panikle bağırıyorum. Hastaneden önce alışveriş yapmaya gidiyoruz ve bebeğe kıyafet alıyoruz. Rüya sırasında kabus gibiydi ama şimdi çok komik! Sanki tek derdimiz bebişin kıyafeti! Esas başka şeyler önemli kıyafet 5 dakikada halledilir, hastaneden dönerken bile. Üstelik yaz bebişi olacağı için çok da fazla kıyafete ihtiyacı bile olmayabilir. Ne de olsa günde 2-3 kez suya girecek, umarım suyu banyoyu seven bir bebek olur :)

13 Nisan 2013 Cumartesi

Ayaklarımı göremiyoruuum!



Kendime yukarıdan bakınca gördüğüm manzara, bu resimdeki gibi değil artık. Eskiden dizlerimi, ayak bileklerimi bile görebilen ben, geçen haftalarda sadece ayak uçlarımı görebiliyorken, şimdi dik durduğum zaman hiç bir şey göremiyorum. Bu fotoğrafı çekmek için biraz eğilmem gerekti, ayak uçlarım da fotoda çıksın istedim :)

10 Nisan 2013 Çarşamba

Gebelik Günlüğü, 25.Hafta


Fotoğrafta görüldüğü gibi evin içinde gebelik öncesi tişörtlerimi giymekte inat etsem de, göbeğim de bu tişörtlerden fırlamakta inat ediyor :) Artık fazlasıyla büyüdü, ne de olsa 1 hafta sonra 6. ayı doldurmuş olacağız.

9 Nisan 2013 Salı

Anne Doğulur mu, Anne Olunur mu?


Annelik doğuştan kodlarımıza işlenmiş bir olgu mudur, yoksa sonradan öğrenilen, daha doğrusu kitaplardan öğrenilebilen bir şey midir? Her kadın anne mi doğar? Yoksa anne olmak için (annelik yapmak için yani) illa kadın olmak şart değil midir? Mesela bir kadından çok daha iyi annelik yapan erkekler yok mudur?

Gebelik Günlüğü, 24.Hafta

Bu hafta bebişimizle çok güzel bir hafta geçirdik. Artık hareketleri iyice belirgin olmaya başladı. Dışarıdan bile rahatça tekme ya da yumrukları farkedilebiliyor. Bazen uzun süre kımıldamazsa içimden "hadi bebğim bi kımılda" diyorum duyuyormuş gibi bi yumruk sallayıp sonra yine uykusuna devam ediyor. Fakat doğumgünümden 1 gün önce hiçbir şekilde kımıldamadı. Gündüz çok üstüne düşmedim, zaten gündüzleri daha az hareket ediyor, sanırım ben hareketli olduğum için beşik etkisi yaratıyorum yavruya. Ama akşam oldu, yemek yedim, dinlenmeye geçtim ama bizimkinden tık yok. Bir süre daha geçip hala kımıldamayınca endişemi Tolga'ya söyledim. O da hemen kulağını göbeğime dayadı ve dinlemeye başladı. Uzun bir süre sonra "su sesi geliyor" dedi. Doktoru arasak mı filan derken, sabah olsun hala kımıldamazsa arayalım dedik ve bir süre sonra Tolga tekrar kulağını dayadı göbeğime ve "kımıldadı" dedi. Sanırım beni rahatlatmak için öyle söyledi çünkü ben hissetmemiştim.

27 Mart 2013 Çarşamba

Gebelik Günlüğü, 23.Hafta


Bu haftalarda çok fazla farklı birşey olmuyor. Normal hayatıma devam ediyorum. Pantolonum hariç eski normal kıyafetlerimi giymeye devam ediyorum. Henüz göbeğim, ağırlığını taşıyamayacağım kadar büyük değil. Pelvis ağrılarım da ilk günlere göre daha hafifledi. Farklı olarak az da olsa tatlı yemeye başladım. Çok ağır tatlıları yine yiyemiyorum ama dondurma son günlerdeki favorim. Ne de olsa tatlıyı normalde çook seven bir insanım, haliyle bazen canım çekmiyor değil. Ama 24. ya da 25. hafta içinde şeker yükleme testi yaptıracağım için aslında çok da yememem lazım. Zaten yeterince çok pirinç pilavı ve patates yiyorum :( 23 hafta boyunca tatlı yemeyip de tam test yaptıracağım günlerde tatlıya yüklenmemeliyim.

22 Mart 2013 Cuma

Gebelik Günlüğü, 22.Hafta

Bu hafta yine doktor kontrolümüz vardı. 6.haftamızdan beri her 2 haftada 1 doktora gidiyoruz. Güzel güzel muayene oluyoruz ve ultrasondan bebişe bakıyoruz. Kimileri bu kadar sık ultrasona girmenin bir sakıncası yok mu diyor ama araştırdığım kadarıyla bu ultrasonların kanıtlanmış bir zararı bulunamamış. Sanırım doktorumuz da, bazı diğer doktorlar gibi fayda-zarar önceliğine göre hareket ediyor. Yani “ya bir zararı varsa?” bilinmezine teslim olmaktansa, bebeği ultrasonda sık sık ve detaylıca görmemenin getirebileceği problemler (herhangi bir problemi zamanında görmeme-atlama gibi) öncelik kazanıyor ve bebeği sık sık görmek istiyor. Her seferinde (sanki 20.haftadaymışız gibi),

15 Mart 2013 Cuma

Doğum izni hakkımızı istiyoruz!

Haftalardır, çıkacağı söylenen yasayı bekliyorum. Belirli aralıklarla internetten yasa çıkmış mı diye bakıyorum. (Televizyonda haber izlemiyorum, genelde sinirlerimi bozuyor çünkü, o yüzden internetten bakmak durumunda kalıyorum.) O kadar uzattılar ki bu meseleyi, artık gerçekten pek çok anne adayı/yeni anne, bu konuyu araştırmaktan sıkıldı. Herkes aynı görüşte: “Milletvekilleri, söz konusu kendi maaş artışları olsaydı 1 gecede yasayı çıkarırlardı!” 

Peki ya babalar?

Biliyoruz, anneler kaç tane çocuk doğururlarsa doğursunlar, hepsini aynı şekilde, aynı çoklukta, aynı canını verircesine severler. Daha bir sonraki çocuk yoldayken “acaba yoldakini de eldeki kadar çok sever miyim” endişesi bile bunun bir göstergesidir. 10 çocuğu olsa bir annenin, 10’una da canını seve seve verir. 10’unun da parmağı kanasa, etinden et kopmuşçasına canı acır. Peki ya babalar?

Bebeğime ilk mektup...

Canım bebeğim!

Biliyor musun, seni yaşamdaki ilk gününden beri seviyorum. Daha varlığını benden başka kimse bilmezkenden beri. Bilim bile. Ne test, ne doktor, hiç birine gitmeden önce ben biliyordum senin orada olduğunu, içimde hayat bulduğunu, var olduğunu. O zamandan beri seviyorum seni. Çok seviyorum hem de. Bu dünyada seni ömrün boyunca en çok ama en çok sevecek kişi benim. Bu hep böyle olacak. 

Gebelik Günlüğü, 21.Hafta

Haftaiçimiz gayet monoton ve sıradan geçti. İşe git, gel, evde de aynı. Bebiş akşamları yemekten sonra tv karşısında pineklerken daha çok kımıldıyor. Gündüzleri ya o pek hareket etmiyor uyuyor ya da ben işe daldığım için pek hissetmiyorum, bilmiyorum.

Yalnız bu hafta pelvis kemiklerimde bir ağrı peydah oldu. Aslında vücudumuz gerçekten çok ilginç ve insan farkettikçe şaşırıyor.

Gebelik Günlüğü, 20.Hafta

Bu hafta başında detaylı ultrason taramamız vardı. Doktorumuz kendisi baktı, başka doktora yönlendirmedi. Ben de kendisine güvendiğim için içim rahat bir şekilde kabul ettim. Çünkü zaten ilk muayeneden beri o hafta hangi organların gelişmiş olması gerekiyorsa en ince detayına kadar bakıyordu. Bu hafta da aynı şekilde kalbe, damarlara, beyine ve tüm kemiklere baktı, ölçümlerini aldı ve herşeyin yolunda gittiğini söyledi. Bebişin boyu 21 cm ve ağırlığı 333 gram olmuş. Kafa ve kemik ölçümlerine göre hep 1 hafta filan ilerde çıktı. Biraz önden gidiyoruz yani. 

Gebelik Günlüğü, 19.Hafta





Bu hafta Nisan bana pek düşkündü. Üstelik son zamanlarda (hatta gebelikten itibaren diyebilirim, epey olmuş yani) onunla hiç oyun oynamama rağmen. İlk zamanlarımda işten gelip direk yattığımda, midem bulanırken, bir şey yiyemezken hemen yanıma geliyor, “Peloş, hasta mısın?” diye üzüntüyle soruyor ve midemden dolayı yattığımı öğrenince de sarılıp “ama hasta olmaaaa” diyordu. Hiç üstüme gelmedi neden oyun oynamıyorsun benimle diye. Babasıyla zaten cılkını çıkarıyorlar işin :) E bir de bilgisayar ve ipad sağolsun tabii. Bu hafta ise belki de göbeğimin büyümesiyle birlikte daha bir düşkün oldu,

Gebelik Günlüğü, 18.Hafta

Bu hafta yine doktor kontrolümüz vardı. Hala bebişin hareketlerini karnımda hissedemediğim için 2 haftada bir görmeye devam ediyoruz. Bu hafta 19 cm olmuş bizim ufaklık. Ağırlığı da tam 204 gr. Doktor, normale göre daha ilerde gidiyor şimdilik, gelişiminden memnunum, dedi. Böylece de gebelik başından itibaren almış olduğum sadece ve sadece 1 kiloya takılmadı. Şu an itibariyle 50,6 kiloyum (ömrümde bir ilk!). (Gerçi bir ara kilo vermiş olduğum için aslında daha çok almışım ama tabii gebelik başlangıcı sayılıyor.)

Gebelik Günlüğü, 17.Hafta

Bu hafta pazartesi günü şirketimizin zorunlu kıldığı sağlık taramasından geçmek üzere organize sanayinin polikliniğine gittim. Tabii gitmeden önce şirket doktoruna uğradım ve doktor bana hangi testleri yaptırmam gerektiği, hangilerinden gebelikten ötürü muaf olduğumu gösterir bir liste verdi. O listeyle birlikte polikliniğe gittim ve odyometri testine girdim, sol kulağım sağa göre daha az duyuyor! (Hemşire bir şey söylemedi ama ben daha az duyduğumu hissettim). Hemogram yaptırdım, demir oranım 9,7 çıktı. Önceki yaptırdığımda 10,5 çıkmıştı ve doktorum sınırdasın ama bu değer daha da azalacak demişti zaten. Demir hapını almayı 20.haftaya kadar bekletmeyim en iyisi. Bir de tetanos aşısının ilk dozunu yaptırarak sağlık taramamı bitirdim. 1 ay sonra ikinci dozu, ondan 5 ay sonra da üçüncü ve son dozu vurdurmam gerektiğini söylediler. Doktorum ikinci dozdan bahsetti ama üçüncü dozdan bahsetmemişti. Onun zamanı geldiğinde yeni doğum yapmış ve emziriyor olacağım. Vurdurmam ne kadar doğru olur acaba bilmiyorum, bunu nasıl olsa doktorum söyleyecektir. Akciğer röntgeni ve EKG gibi diğer testlere girmedim tabii ki.

Bu hafta beslenmeme daha dikkat ettim. Haftada 2 akşam balık yedim, diğer zamanlarda da mutlaka etli sebze yemekleri. Öğün aralarında yoğurt ve meyve. Biraz da tahin-pekmez. Demir oranım düşük çıkınca Tolga tahin-pekmez almış, dayadı bana :)

Bebişim iyice büyüdüğünden olsa gerek, göbiş de iyice büyüdü. Bu hafta resmi olarak ilk hamile kıyafetimi aldım. Ayarlı beli olan ve hafif bir kot pantolon aldım. Muhtemelen iyice sıcaklar başlayıncaya kadar rahat giyerim. Çünkü şu an belini epey sıkıyorum ancak oluyor. Ama acayip rahat ettim, iyi ki almışım :)

17.hafta doldu ben hala bebişin hareketlerini hissedemedim. Belki 18. haftada hissederim diye heyecanla bekliyorum. 18.haftada doktor kontrolümüz var. Sanırım yine kilo almadım :( Ben güzel beslendiğimi düşünüyorum, o yüzden kilo olayını dert etmiyorum (zaten hiçbir zaman kolay kilo alabilen bir insan olmadım) ama umarım doktor da öyle düşünür. Hala çok enerjik bir havam yok ama önceki haftalardaki kadar da uyuşuk değildim bu hafta. Hatta Perşembe akşamı şirketin eğlencesine bile gittim. Dans bile ettik oğluşumla ve hatta tumba çaldık biraz :) Cumartesi de çarşı gezdim yağmurlu havaya rağmen. Benim için fena aktiviteler değil bunlar. Bakalım 18.haftada nasıl olacağım?

Gebelik Günlüğü, 16.Hafta

Bu hafta doktor kontrolümüz vardı. Çok şükür yine çok güzel geçti. Herşey yolundaymış. Bebişimiz büyümüş, tam boyu 16 cm, ağırlığı 135 gram olmuş. Doktorumuz 2 hafta önce yapılan ikili testin sonuçlarını detaylıca anlattı ve ikiliye göre nispeten daha az hassas olan üçlü ve dörtlü testler ile yüksek risk içeren amniyosentezi yaptırmaya gerek duymadığını, fakat biz ille de yapılsın dersek riskleri bize ait olmak üzere yapılabileceğini söyledi. Ben de bu kadar titiz bir doktor bile gerek yok diyorsa gerek yoktur diye düşünüp “hayır yaptırmayalım” dedim. Zaten amniyosentez düşük riski taşıyan bir test şekli ve gerçekten gerek görülmedikçe yaptırılması gereksiz riskli. Ablamla da konuştuk, doğru karar verdiğimi vicdanen onaylatmak için ona da soruyorum herşeyi, o da ileriki haftalarda çok detaylı bir ultrason muayenesi daha olacağını, amniyosentezin %98 olasılıkla, bu detaylı ultrasonun da %90 olasılıkla sonuç verdiğini, yani sonuçların birbirine çok yakın olduğu için amniyosenteze gerek olmadığını söyledi. Üçlü ve dörtlü testler ise risksiz ama zaten hassasiyeti ikili teste göre daha azmış. Yani onları yaptırmaya da gerek yok.

Doktorum tetanoz aşısı yaptırmam gerektiğini, demir hapını almayı ise dilersem 20.haftaya kadar erteleyebileceğimi söyledi. Hala ara ara mide bulantılarım olduğu için biraz ertelemeye karar verdim ben de. Tetanoz aşısını ise şirket sorumlusu (iş güvenliği-işçi sağlığı) ile görüştüm ve şirket üstlenecek. Organize sanayinin polikliniğinde yaptıracağım.

Ayrıca göbeğime bir şeyler sürmeye başlamamı söyledi ama ben zaten badem yağını kullanıyorum. Bir de ben bebeğin hareketlerini hissetmeye başlayana kadar 2 haftada 1 görmeye devam edeceğini, hissetmeye başladıktan sonra ise 3-4 haftada 1 sıklığa düşüreceğimizi söyledi.

Pazar günü başlayan ve pazartesi-salı da devam eden, tıkanıklıkla birlikte bir burun akıntım vardı ve sağ gözüm çook akıyordu. Onun dışında kendimi çok iyi hissediyordum. Bunları söyleyince yarım alerji hapını almamı eğer alerji ise geçeceğini, değil ise yarım sabah, yarım akşam olmak üzere günde bir doz thylolhot almamı söyledi. 2 yarım alerji hapından sonra burun ve göz akıntım normale döndü, demek ki alerjiymiş, grip olmadığıma çok sevindim.

Doktorumuzu sevmeye başladım, ilk günlerdeki o sert ve olumsuz yapısı kayboldu, gayet yumuşak ve sevecen davranmaya başladı. Hala riskleri bir bir sıralıyor tabii. E ama o da görevi, ne yapsın?

Bu hafta nihayet 1 kilo almışım, doktordan azar işitmedim :) Fakat hamileliğe başladığım kilodan 1 kilo değil, bir ara kilo vermiştim işte o kilonun üzerine 1 kilo almışım. Yani başlangıç kilomun üzerinde sadece 300 gr eklemişim. Olsun bu da bir şeydir.

2.trimester’a girmiş olmama rağmen o enerjik hal bana henüz uğramadı. Aksine son derece yorgun ve uykulu hissediyorum hala kendimi. Her bulduğum fırsatta uyuyorum. Hafta sonumu evden hiç çıkmadan ve neredeyse sürekli uyuyarak geçirdim. Bakalım önümüzdeki hafta düzelecek miyim?

8 Mart 2013 Cuma

Gebelik Günlüğü, 15.Hafta

Bu hafta itibariyle muhtemelen 10 cm’lik boyuta ulaşmış olan mini mini bebişimizi artık fıstıkmış fındıkmış benzetmiyoruz. Artık kendisi nev-i şahsına münhasır bir küçük beyefendi.

Bu hafta, kuzenimiz Güneş’in taa Amerika’lardan kendisi için alınmış olan yazlık çıtçıtlı body’sini kargolamasıyla başladı. Şimdiye kadar oto koltuğu, beşik, park yatak ve son olarak kendime süt pompası bakmaktan öte gitmemiş “internet gezintilerim” böylece bilimum kampanyalı alışveriş sitelerinde bebek kıyafetleri bakmaya yöneldi. Ama kendimi tuttum ve hiçbir şey almadım. Aslında alırdım ama bende şöyle bir özellik var, nedense kendim için de hiçbir zaman internetten alışveriş yapamıyorum. İlla üstümde nasıl durduğunu, kumaşını vs görücem. E şimdi konu hassas bir bebecik olduğu için daha önemli oldu, illa ki dokusunu elleyip kendim görmem lazım, gerçekten pamuklu mu, naylon mu, sert mi, yumuşak mı, yakası rahat mı, lastiği sıkar mı vs. Bir de henüz çok çok ama çok tecrübesiz olduğum için saçma sapan şeyler almaktan korkuyorum. Mesela süper sevimli çoraplar gördüm ama boyut/beden bir şey anlamadığım için yanaşamadım. Ya da yeni doğan bebek üşür mü acaba ilk ay için kısa kollu body mi alsam, yoksa terler mi o da bizim gibi normal bir insan evladı mı olur, kolsuz askılı body’ler mi alsam hiiç bilemedim. Hastane çıkışı diye bir takım setler var çok sevimli şeyler, şapkasıyla eldiveniyle bilmem ne…İnternette blog dünyasının sevgili anneleri “yeni doğan bebeklerin başı üşür mutlaka şapka takın” diyorlar ama ben temmuzun göbeğinde hem de İzmir’de doğacak bir bebek nasıl üşüyebilir hayal edemiyorum mesela. E kolsuz giydirsem, çorapsız filan cıbıl cıbıl dolaştırsam çocuğu acaba üşütürmüyüm diye de bir vicdan sızlaması da olmadı değil. Dolayısıyla bu konuyu da vakti zamanı gelince düşünmek üzere ertelemeye karar verdim. Aslında ertelemek değil yaptığım, gerçek zamanına bırakmak. Ben yapım gereği sabırsızlık edip önden gitmeye çalışıyorum, sonra beceremeyip oturuyorum oturduğum yerde.

Bu hafta itibariyle sanırım geçen haftalarda vermiş olduğum kiloyu geri aldım ama hala ilk hamilelik kilomun üzerine bir tık ekleyemedim. Her zamanki gibi yiyorum. Ekstra bir “iki kişilik yeme” durumum söz konusu değil. Hem hiçbir zaman hayata bakışım o şekilde olmadığı için (hep yaşamak için yiyenlerden oldum, en sevdiğim yemeği bile doyacak kadar yiyebildim, doyduktan sonra zevk için bir lokma dahi fazladan yiyebilmeyi becerememiş birisiyim), hem de az ve sık yeme beni en rahat ettiren formül, çook acıktığımda bile azıcık yiyince hemen doyuyorum ve fazlasını mide almıyor, ve mesajını çok net iletiyor bana, bulanarak! Ben de zorlamıyorum tabii. Böyle olunca kilo da alamıyorum. Doktorumuz mide bulantıların tamamen geçince demir hapına başlayacaksın dedi ama bu sebeple hala başlayamadım. Acele de etmedim çünkü aslında mevcut değerim sınırın içinde. Fakat alt sınıra yakın olduğu için ileriki zamanlarda bebek benim demir depolarımdan çektiği için sınırın altına düşersem diye verdi doktor. Henüz düşmemiştir sınırdan diye tahmin ediyorum. Elevit içmeye devam ediyorum. Kompleks güzel bir vitamin. Ağustos ayında almaya başladığım folik asiti 2 hafta önce bırakmıştım.

Hala yorgunluğum ve uyku isteğim geçmiş değil, hele haftasonları, yani fırsatım varken, sabahları daha geç uyanıyorum ve öğleden sonra mutlaka bir öğle uykusu uyuyorum. Bir süredir geceleri deliksiz uyuyamıyorum yalnız, sürekli uykum bölünüyor. Gecenin 3’ünde 4’ünde uyanıp cin gibi oluyorum, sanki o an kalk işe git deseler gidebileceğim, o denli uykumu almış hissediyorum. Ama tabii, “sabah 6.30’a kadar vaktin var, saçmalama” deyip zorla tekrar uyuyorum. Neyse, alıştırma olacak nasıl olsa bunlar, bölük pörçük uyumaya alışmalıyım.

Cumartesi sabah komik (yoksa traji-komik mi demeliyim?) bir rüya ile uyandım. Rüyamda bebek doğmuş 3 günlük ve ev inanılmaz kalabalık. Hatta öyle ki, Tolga’nın bir arkadaşı bile çocuğuyla birlikte bizde kalıyormuş (ne alakaysa?). Ben uyurken bunlar bir grup insan, Tolga, arkadaşı, hatta sanırım babaanneler filan da, tam hatırlamıyorum şimdi grubu, bebeği de alıp dışarı çıkıyorlar. Bir yerde yemek yiyorlar ve o sırada bebeğin de ağzına 1-2 tane olarak pul biber koyuyorlar. Tabii eve geliyorlar ve bebek çığlık kıyamet ağlıyor. Ben hepsine nasıl çıkışıyorum, nasıl kıyameti koparıyorum, ortalığı resmen birbirine katıyorum, “ 3 günlük bebeğe pul biber verilir miiii, bu nasıl bir manyaklıktııır, hiç mi kafanız çalışmıyooor” diye. Ve de Tolga’nın arkadaşını ve diğerlerini evden kovuyorum. Onlar gidince bebeği alıp bir güzel emziriyorum. Hatta “en son hangisinden vermiştim yaa” diyip hatırlayamayıp her iki göğsümden birden emziriyorum da susuyor yavrucak. Cumartesi günü kızlarla kahvaltıda buluşmuştuk ve bu rüyamı anlatınca hepsi birden “hııı, biz senin nasıl bir anne olacağını anladık, tamam, senin bebeğine yaklaşmayız” dediler :) O kadar manyak bir anne mi olacağım acaba? Ama canım, birisi de bebeğime “aptallık” sonucu zarar vermeye kalkarsa ben ne yapabilirim ki? Elbette o kişiye cehennemi yaşatırım :)

16.haftamızda yine doktor kontrolümüz var. Bakalım yeni haberler ne olacak?...

Gebelik Günlüğü, 14.Hafta

Bu haftanın ilk günü doktor randevumuzda bebişimizin cinsiyetini öğrenmiştik. Fakat ben 14.hafta yazısını bekleyemeden geçen hafta olanları yazdım. Tabii heyecandan bazı şeyleri atlamışım, şimdi de onları yazayım.

Bir kere beni en şaşırtan şey (meğer bu hafta için normalmiş ama ben bilmiyordum), bebeğin parmağını ağzında görmemdi. Şaşkınlıkla doktora “parmağını mı emiyor o?” diye sordum, evet dedi doktor. Demek daha bu haftalarda başlıyor emme içgüdüsü. Çok güzel bir görüntüydü. Böyle şeyler gördükçe insan daha bir sabırsızlanıyor doğrusu kucağına almak için. Ama sabırla hamileliğin tadını çıkarmam lazım ve çıkarıcam da. Bir de doktor teyzesi kesitler halinde kendisinin vücut ölçülerine bakmaya çalışırken hıçkırık tuttu yazık. Hoplayıp durdu içerde J Tabii bütün bu parmak emme, hıçkırık, zıplamalar filan refleksmiş. Boyu uzamış büyümüş bebiş. Baş-popo mesafesi 7,1 cm idi, bu durumda tam boy herhalde 9 cm civarındadır.

Oğlumuz olacağını öğrenince özellikle Tolga’nın ailesinde bu büyük olay oldu. Zaten bir kız torunları olduğu için sanırım, hepsi erkek istiyormuş meğerse, bayram yaptılar resmen. Çığlıklar, konfetiler, havai fişekler patladı neredeyse. Haftasonu gittiğimizde de bir ilgi bir ilgi J Ben durumdan memnunum, oğlan anası olarak prenses veya kraliçe diyelim, olmaktan memnunum. Gerçi kız olsaydı da bana farketmeyecekti çünkü ben kendimi kraliçe gibi hissediyordum zaten. Ama onlar daha bir memnun oldular sanki. Tolga’nın kardeşi çocuğu doğunca bizden alıp sokak oyunları, futbol ve at yarışları ile büyüttükten sonra 16 yaşında bize teslim edeceğini söyledi. Kız arkadaşı ise, “Hayallerine kavuştu, başından beri erkek istiyordu, onu çok mutlu ettiniz” dedi. Böyle olunca Tolga çok şaşırdı ve “bu oğlanın meraklısı çokmuş, kolay büyüyecek sanki” diye rahatladı biraz.

İlk hamile olduğumu öğrendiğimizde erkek olursa Doru deyip geçivermiştik bir çırpıda. Kız isimlerine haftalarca kafa yormuştuk. Sonra bebişin kız olmadığını öğrenince ben duramayıp başka başka bir sürü isim araştırdım, hatta çevreme sordum, herkes önerilerde bulundu. Böyle olunca kafamız iyice karıştı ve isim bulma konusunu bir süreliğine erteledik. Nasıl olsa önümüzde 6 ay var.

Hamilelikle ilgili kilo almaktan vs korkmuyorum. Hatta ilk defa kilolu olacağım için merak bile ediyorum neye benzeyeceğimi. Beni korkutan bir tek şey vardı eskiden beri, o da çatlaklar. Okuduğum kadarıyla genelde soyaçekimmiş bu çatlak olayı. O yüzden anneme, ablama, doğum yapmış halalarıma sordum. Neyse ki, hiç birinde çatlak olmamış ne göğüslerinde ne göbeklerinde ne de basenlerinde. Böyle olunca biraz rahatladım ama yine de şimdiden önlem almaktan zarar çıkmaz. Birkaç hafta önce her duş sonrası ıslak halde basenlerime, göbeğime ve göğüslerime tatlı badem yağı sürmeye başladım. Bu yağ, deriyi nemlendirip esnekleştiriyormuş. Tabii etkisi azdır mutlaka ama hiç sürmemekten iyidir diye düşünüyorum. Bu şişe bitince iyi bir bitkisel krem almayı düşünüyorum. Arkadaşlarımdan birkaç marka öneren var. Bakalım birini alıcam artık.

Bu hafta bulantılarım ve mide ekşimelerim gözle görülür bir şekilde azaldı. Sadece 2 sabah, ilginç bir şekilde, akşam olmayan bulantılar sabah işe giderken serviste oldu ve beni biraz zorladı. Sanırım insanların kokuları ve şoförün kötü kullanımı da buna etki etti.

14.hafta ilk trimester’in son haftası idi ve bitti. Şimdi ikinci trimester’e, yani “hamileliğin balayı” denilen zamana geldi sıra J Bir yandan zaman yavaş geçiyor sabırsızlanıyorum diyorum ama bir yandan da hızlı geçtiğini görüyorum. Umarım bundan sonrası çok daha güzel ve kolay geçer.

Gebelik Günlüğü, 13.Hafta

Bu haftadan itibaren nispeten daha iyiyim. Artık rahatça mutfağa girip yemek yapabiliyorum hatta kocamın canının istediği soğan yahnisini bile yaptım, o kadar soğanı soy, kokusu, et kokusu vs bana mısın demedi :) Fakat iş yemeye gelince yine 2 kaşık yiyebildim o ayrı konu :) Ama soğan yahnisinin hamilelik için çok iddialı bir yemek olduğunu kabul ediyorum tabii. Onun dışında kıyma soslu makarnalar, her çeşit çorba, baklagiller, köfte, rahatça yiyebildiğim yemekler arasında. Kahvaltılarda bilumum çeşit yumurtalar. Sabahları ve gece yatmadan süt içebilmeye de başladım çok şükür. Hatta bu hafta rahatça su içebilmeye başladım, midem bulanmadan 1 bardak içebiliyorum. Ne büyük nimetmiş meğer! 2 yudum içiyor, 1 saat sonra yine 2 yudum içiyordum, ne fenaydı!

Bu hafta normalde doktor kontrolümüzün olması gerekiyordu fakat doktorumuz şehir dışında olacağından pazartesi gününe randevu alabildik. Yani tam 14.haftaya başladığımız gün. İkili testimiz yapılacağı için doktorumuz çok detaylı bir ultrason muayenesi yaptı. Bebişin bakılmadık yerini bırakmadı desem yeridir. Değerlerimizi aldık, Alsancak’a gittik kan vermeye ve akşama sonuçlarımız çıkmıştı. Doktorun asistanı aradı ve herşeyin yolunda olduğunu söylediğinde rahat bir nefes aldım.

Sürpriz haberi sona sakladım: Bu kadar detaylı ultrason muayenesi yapan doktorumuza bebeğin cinsiyetinin belli olup olmadığını sorduk. Doktor hiç tereddütsüz bir şekilde erkek bebek dedi. Böylece erken zamanda öğrenmiş bulunduk cinsiyetini. Şimdi ona göre isim düşünülecek ve ona göre alışveriş yapılacak. Tabii alışveriş aşamasına daha çook var ama olsun. Ben çok heyecanlıyım. Bu hamilelik çok heyecanlı bir şeymiş, yeni evli kuzenlere, arkadaşlara da tavsiye ediyorum her konuştuğumuzda :)

Gebelik Günlüğü, 12.Hafta

Bu hafta nispeten diğer haftalara göre daha iyiydim. Sanırım koku hassasiyetim nispeten biraz daha azaldığı için daha rahat ettim. Hem yemek yapabildim (tabii ki ağır kokulu olabilecek şeyleri değil) hem de daha iyi yiyebildim akşamları. Önceki hafta süt bile içemiyordum, bu hafta 2-3 kez süt içebildim.

Eksik kalan testlerim vardı, kan şekeri, üre ve kreatinin gibi. Bu hafta onları da yaptırıp tamamladım, sonuçlar güzel çıktı, herşey yolunda çok şükür, hiçbir problemimiz yok.

Pazar günü babaannemize gittik yine besledi bizi :) Daha önceden de pek yemek seçmediğim için herşeyi yiyebiliyorum az az ve kokusuz olmak kaydıyla, tiksindiğim bir şey yok ama ilginç gelen bir şey var ki, önceden tatlıyı çikolatayı çok seven biri olmama karşın, hamileliğimle birlikte tatlı yiyemez oldum. Kuru kayısı veya kuru incir yerken sorun yok. Ama bir lokma çikolata veya tatlı kurabiye veya benzer tatlı herhangi hazır bir gıda yediğim anda midem bulanıyor ve feci oluyorum. Aslında bu benim ve bebiş için iyi bir şey. Benim için iyi çünkü kan şekerim düşük çıktı ve umarım aynen devam eder, gebelik şekeri ile uğraşmak hiç istemiyorum. Bebiş için iyi çünkü tat alma özelliği bu haftalarda gelişirmiş ve doğunca yiyeceği şeyler ve damak zevki anne karnında şekillenmeye başlarmış. Şimdiden saçma ve gereksiz şekerlere alışmasını istemiyorum. Alışmayı bırak öğrenmesin bile. Hatta şimdiden onunla ilgili endişelerim başladı blogları okudukça. Çünkü evde anne baba vermese bile ya ağlarken susturmak için bakıcılar verebiliyormuş ya da onları kontrol altına alsak bile, anneanne, babaanne, dedeler. Hadi onları da kontrol altına aldın diyelim bu sefer, misafirler eş dost konu komşu hatta ve hatta parkta karşılaştığın diğer çocukların anneleri. Hadi az tanıdığım ve tanımadığım insanları uyarırım, gerekirse sertleşirim de hiç dert değil. Ama anne-babaları ne yapacağız? Allahtan geçen gün annemle konuşurken "sakın şimdiden tatlıya alıştırma bebeği, doğunca da hiç verme kızım" dedi bana :) Yani annemden yana korkum kalmadı benimle aynı düşünüyor. Babalar zaten söz dinleyen tipler. Şimdi sıra kayınvalidede. Umarım bebiş doğunca o da benim koyacağım kurallara uyar. Umarım sorun çıkarmaz veya ben yokken benden gizli kurallarımı bozmaz. Bir yandan bebeği küçücükken bakıcıya bırakmak zor diyorum ama sanki bakıcıyı kontrol altında tutmak daha kolay olurmuş gibi geliyor. Ailelerin geçimi ve psikolojik açıdan yani ;) Henüz bunları düşünmek için çok erken biliyorum ama ne yapayım, şimdiden aklımda bin türlü şey dolanıyor :) Artık yavaş yavaş çevremdekilere düşüncelerimi işleyeceğim n'apalım, sanırım en iyisi bu. Bakalım günler neler gösterecek...

Gebelik Günlüğü, 11.Hafta


Pazar günü başlayan soğuk algınlığı beni pazartesi ve salı günleri yatağa serdiği için 2 gün zorunlu izin yapmış oldum. Ara ara hafiften ateşim çıkmış olabilir çünkü dudaklarım acayip kuruyup çatladı ama belki de burnumun tıkanıklığındandır. Hazır işe gitmemişken, yaptırmam gereken kan testlerini yaptırdım zar zor kalkıp.


Bu hafta sanırım 3 kez filan yemek yapabildim. Bazı anlarda oldukça güç olsa da burnumu tıkayıp koku almamaya çalışarak yapabildim. Gündüzleri hala akşamlara göre daha iyiyim. Ama az da olsa bişeyler yiyebildim akşamları da.


Cuma günü test sonuçlarımı Tolga aldı ve akşam doktorumuzda buluştuk. Bu sefer eşimin kızı da bizimle geldi. Muayene için girdiğimizde vajinal muayene yerine beni karından ultrason yapılacak alana aldılar. Zayıf olduğum ve geçen sefer bebek olması gerekenden 3 gün büyük olduğu için karından görülebilme şansımız olduğunu söyledi yardımcı bayan. Zaten öyle olmazsa içeri çocuk alınamayacağını söyledi. Bu yüzden babamız ve ablamızdan önce bu sefer doktor geldi ve karından ultrason olup olmayacağını kontrol etti. Baktı ki bebek görülebiliyor bizimkileri içeri aldılar. Bebişimiz bu hafta acayip büyümüş, baş-popo mesafesi 4,3 cm, tüm boyu 6 cm imiş. Yine olması gerekenden 3 gün büyük çıktı, babasına çekmiş olduğunu düşündük hep beraber :) Artık daha bir bebeğe benzemiş çok tatlıydı. Bu sefer pek kımıldamadı kendisi, sanırım uyuyordu. Doktor da karnımı birkaç kez dürterek uyandırdı ve işte kımıldamalar başladı. Her uzvu normal çıktı çok şükür. Bir ara doktor ultrasonu renkli görünüm ayarına getirdi ve sanki üç boyutlu gibi renkli süper bir şey gördük. Bayağı bayağı yüzünü gördük, müthişti! Doktor bu ekrandayken "üst dudak normal" dedi. Üst dudağın normalliğine bile bakıyorlar demek ki çok ilginç. Hem de daha 11.haftada. Ablamız kardeşini gördüğü için çok mutlu oldu. Doktora sorular sordu, şurası ellerimi ayaklarımı filan gibi. Doktor da zaten hep ona yönelik konuştu, ona bebişi anlattı ekranda göstererek. Doktordan çıktıktan sonra eve gidene kadar hep bir eliyle belime sarıldı, diğer eli göbeğimin üstünde öyle yürüdük. Bazen kulağını göbeğime dayıyor, kardeşiyle konuşuyor ya da direk göbeğimi öpüyor. Umarım en az kıskançlıkla bu kardeş olayını bu şekilde karşılayabiliriz.


Göbeğim az da olsa çıktı sanki, ya da bize öyle geliyor bilmiyoruz. En kısa zamanda profilden bir fotoğraf çekmeliyiz. İsim arama çalışmalarımız sürüyor ama hala ikimizin de beğendiği bir isim bulabilmiş değiliz.

Gebelik Günlüğü, 10.Hafta

Bu hafta başından itibaren çook zor geçti. Pek birşey yiyemediğim gibi yediklerimi çıkarmak suretiyle bünyeye yarayabilecek, sadece doktorumun en son gördüğünde önerdiği Elevit vitamin girmiş oldu. Allahtan bebişin her halükarda benden birşeyler alarak beslendiğini biliyorum da, için biraz rahat. Hem ablam hem doktorum bu yönde rahatlattılar beni.
 
Cuma günü birazcık yiyebilmeye başlamışken ve cumartesi sağolsun kayınvalidem beni besleyebilmişken (yine haftasonu yatılı kalmaya onlara gittik, hem evde yemek pişiremediğim için hem de beni orda prensesler gibi dinlendirdikleri için) cumartesi akşamı kendi kendime nazar değdirdim. Kocacımla 2 aydır hiç alerji olmadığımdan filan bahsetmek gafletinde bulunduk. Hah, sen misin bahseden, gece yarısı birden boğazım acımaya başladı hafiften ve pazar akşamı artık hastaydım. Burnumun akıntısı ve aynı anda tıkanıklığı (evet ikisini birden aynı anda yaşayabilen nadir insanlardanım ben), hapşırığım, boğazımın acısı beni yatağa serdi. Açıkçası biraz moralim de bozuldu ama sürekli kocama ateşimi ölçtürüp olmadığını öğrenip rahatladım.
 
Bu hafta muhtemelen bizim büyük kajumuz hurma boyutlarına ulaşmıştır. Henüz cinsiyetini görebilmemize çok var, sanırım en az 6 hafta kadar, ama biz şimdiden isim düşünmeye başladık. Babamız kız olmasını çok istiyor ama kendisini erkeğe hazırlıyor. Çevremden ise "kız olacak ben hissederim", efendime söyleyim "ben bilirim erkek bu", "senin kesin oğlun olur" ya da "aa ekşi mi istiyosun kesin kız olacak" gibisinden bolca yorum alıyorum ama nafile...ben hala hissedemiyorum onunla ilgili birşey. Sanırım kız da olsa erkek de olsa onu çok seveceğimi bildiğimden kaynaklanıyor bu. Ne olursa olsun sağlıklı olmasından başka isteğim yok. Erkek ismini daha kolay bulacağımızı, daha kolay uzlaşacağımızı düşündüğümüzden sanırım, sürekli kız isimleri bulmaya çalışıyoruz. Kız ismi bulmak gerçekten zor. Babamızla bir türlü anlaşamıyoruz. Allahtan daha önümüzde koca bir 7 ay var, o zamana kadar herhalde bir isim bulmuş oluruz :) Gerçi cinsiyetini öğrensek ona göre düşünsek elbette daha kolay olacak ama işte, biz de hevesliyiz n'aapalım :)
 
Haa bu arada, ilk haftalarda "hazır gıda yemiyorum, sağlıklı besleniyorum" filan diye hava atmıştım değil mi? Büyük konuşursan böyle olur işte, yemek pişiremediğim ve kokan yemekleri yiyemediğim için "ne bulursan onu ye" ye dönüştü beslenme şeklim. Pizzadır, hazır tavuktur vesaire, hazır gıdalardan geçilmiyor evde. Kocacım sık sık makarna, kuskus filan yapıyor. O da olmasa zaten tamamen aç kalıcaz. İnşallah birkaç gün-hafta sonra normalime dönerim...

5 Mart 2013 Salı

Gebelik Günlüğü, 9.Hafta

Bu hafta yemek yapma yetimi tamamen kaybetmiş oldum. Artık kesinlikle mutfağa giremiyorum. Hatta işten dönerken apartmandaki yemek kokuları midemi acayip bulandırıyor, eve vardığımda midem allak bullak bir halde kendimi koltuğa zor atıyorum. Pazar günü kayınvalidemlere gitmiştik ve biraz zeytinyağlı yemek vermişti allahtan, onlarla birkaç gün idare ettik. Yine de akşamları aç sayılırım, kokmayan yemekleri bile birkaç lokma ancak yiyebiliyorum. Allahtan gündüzleri daha iyiyim de, gıdamı kahvaltı ve öğle yemeklerinde alabiliyorum. Her sabah kahvaltıda yumurtamı, peynirimi yiyorum, sütümü içiyorum. Öğlenleri bir kase yoğurdumu yiyorum.

Doktorumuz bu haftaki randevumuzda, herşeyin yolunda olduğunu söyleyip benden bir dizi test istedi. Annede 9 ay bu bebeği taşıyabilecek yetenek var mıymış, yoksa dikkat etmemizi gerektirecek problemler var mıymış, onları kontrol etmek istiyor. Miniğimiz ise büyümüş, tam 2,56 cm! Artık kaju fıstığından bile büyük :) 8+4. günde görmüş olmasına rağmen "9.hafta ile uyumlu boyutlarda" dedi. 3 gün erken büyümüş bizim bebiş. Kocacım buna güldü ama bence 3 gün, onun hayatında çook büyük bir zaman dilimi. Henüz yaklaşık 40 günlük filan olduğunu düşünürsek! Ekranda hareketlerini gördük, vücudunu, kafasını öne arkaya ittirip kendince küçük hareketler yapıyordu. Hatta bir ara kollarını bile oynattı! Artık biraz daha benzetebiliyorum ekranda gördüğümü, aferin bana, nihayet! Kocaman bir kafası var, neredeyse vücuduyla aynı boyutta. Çok şirin minicik bişey. Hareketlerini görünce ağzım kulaklarıma vardı ve bir süre düzelmedi. Babamızın da çok hoşuna gitti bu manzara ve "aynı bana benziyor, aynı ablasına benziyor" diyip durdu. Doktor da "evet, ben de tam öyle diyecektim" diye dalga geçti kendisiyle. Sonraki randevumuza ablamızı da götürmek istiyor babamız, bakalım ablamız bu işe ne diyecek?

Gebelik Günlüğü, 8.Hafta

Geçen hafta doktor randevumuz vardı ve çok güzel geçti. Şöyle ki, miniğimizin kalp atışlarını gördük! Henüz duyamıyoruz tabii, ama ekranda pıt pıt pıt büyüyüp küçülen beyaz birşey gördük. O kalpmiş. Doktorumuz anlatmasa, ben ekranda gördüğüm şeyi hiçbir şeye benzetemem. Zaten eskiden de öyle düşünürdüm, filmlerde filan hemen görürlerdi, işte bebek burada derlerdi de, ben "iyi de ben niye birşey göremiyorum, siyah-beyaz bulut gibi bişeyler var sadece" derdim. Eh, neyin neresi olduğunu anlamak için doktor olmak gerekiyor demek ki :) Miniğimiz henüz kaju fıstık boyutlarında değilmiş, biz çabuk büyütmüşüz kafamızda yavrucağı :) henüz 5,5 mm imiş. O yüzden kaju yerine leblebi diyoruz, inşallah bir sonraki kontrolde kaju diyebiliriz.

Bu hafta akşamları pek yemek yiyemiyorum desem doğru olur. Hafta başında iken büyük bir hevesle güzelce sağlıklı yemekler yapıyordum, iş oturup yemeye gelince 2-3 lokma sonra tıkanıyor ve yiyemiyordum. Midem feci yanıyor ve ekşiyor. Hafta ortasından itibaren ise bulantılar sebebiyle iyice yiyemedim. Hatta yemek (ve özellikle soğan) kokuları öyle rahatsız etti ki, yemek filan yapamadığım gibi mutfağa bile giremedim. Hormonlar devreye girmeye başladı sanırım. Kocacım makarna yaparak destek oluyor sağolsun.

24 Şubat 2013 Pazar

Gebelik Günlüğü, 7.Hafta

Geçen hafta gittiğimizde doktor düzenli beslenmemi söyleyip bana bir liste vermişti. Liste benim zaten uyguladığım sıradan bir liste gibi geldi bana. Ya da ben zaten birkaç yıldır sağlıklı ve düzenli beslenmeyle ilgilendiğim için öyle gelmiş olabilir. Zaten öğün aralarında fındık, fıstık, badem, ceviz yerdim, meyve yerdim. Sebze+et yemeklerini ayırt etmeden yerdim (az yağlı, az tuzlu). Kahvaltısız işe başlamazdım. Sağlığa zararlı olduğunu bildiğim hazır gıdaları yemez içmezdim. Mümkün olduğunca abur cubur yememeye çalışırdım. Yine aynen devam ediyorum. Tek farkım, hamileliğimi öğrendiğimden beri, arada sırada yediğim azıcık da olsa saçma abur cuburları direk kesmiş olmam. Hazır gıda hiç yememiş olmam. Çikolata hiç yememiş olmam. Fakat bugün öğlen yarım bardak kola içtim, çok canım çekmişti.

Doktor, çok uyumanın, ani parlamaların sinirlenmelerin normal olduğunu, bunların hormonal olduğunu söylemişti özellikle kocacıma bakarak (anlayış göstersin diye herhalde). Bir de bulantı ve kusmaların olabileceğini. Çok şükür şimdilik bende baş dönmesi, bulantı, kusma, çok aşırı koku hassasiyeti gibi şikayetler yok. Koku hassasiyeti hafif ve bazı zamanlarda oluyor. Bu haftaya kadar aşırı bir şişkinlik beni rahatsız ediyor ve pantolon giyemediğimden sürekli elbiseyle dolaşıyordum. Bu hafta başından itibaren şükür pantolon giyebilmeye başladım. Şişkinlik hala var ama daha az.

Bu hafta susam kişisinin biraz daha büyüdüğünü düşündüğümüz için kocacım susamı kaju fıstığına terfi ettirdi :) Bana evde yalnızken Kaju'nun annesi diyor :)

23 Şubat 2013 Cumartesi

Gebelik Günlüğü, 6.Hafta

Pazartesi randevu için doktoru aradım ve birkaç görüşmeden sonra nihayet salıya randevu alabildim. Doktor, ağrıların normal olduğunu, dış gebelik veya başka bir problem şimdilik görülmediğini, yolk sac kesesinin göründüğünü, gebelik kesesinin ise 13 mm olduğunu, 20 mm olduktan sonra kalp atışlarını da görebileceğimizi söyleyip 7.hafta perşembe günü için randevu verdi. Ayrıca muhtemel oluşabilecek her türlü negatif durumu da bir bir sıraladı. Şöyle olursa bebeği alırız, böyle olursa alırız, şöyle de olabilir, bu da kötü bir şeydir, hemen heveslenmeyin, 26.hafta olmadan sakın alışverişe başlamayın vs vs. Bu kadar negatif olasılık sıralaması beni pek etkilemedi açıkçası, çünkü muhtemelen her gebeye söylediği şeyler bunlar. Bir de söyleyip kendini kurtarmaya çalışıyor olabilir, ben demiştim gibisinden. Belki de ablam doktor olduğu için ve ben o ve onun yanındaki birçok doktor arkadaşının yanında zaman geçirdiğim için doktorların tarzlarına alışkınım. Fakat kocacım çok fazla etkilendi. Doktor henüz kimseye birşey söylemeyin dediği için kimseye söylememizi istemedi. Biz de bir sonraki randevuyu (yani susam kişisinin kalp atışlarını görmeyi) beklemeye karar verdik. Hevesimizi kendimize sakladık.

21 Şubat 2013 Perşembe

Gebelik Günlüğü, 5.Hafta

Bu hafta boyunca acaba regl olacak mıyım merakı beni tatlı bir heyecanla birlikte yedi. Haftanın 2. akşamı, işten dönerken aldığım gebelik testini vakit kaybetmeden yaptım. İkinci bir çizgi çıktı fakat o kadar silikti ki, güvenemedim negatif de olabilir diye. Bu arada yumurtalıklarım hafta boyunca ağrımaya devam etti. Perşembe günü hala regl olmadım ve doktora telefon açtım, ağrılarım var geleyim mi diye. İlla gebeliktir, beni görsün amacıyla değildi bu, gerçekten yumurtalıklarımda bir sorun da olabilirdi. Benim bilmediğim ama belki de önemli bir belirtisi olabilirdi herhangi bir hastalığın. O yüzden aradım doktoru. Ama doktor "şu olabilir bu olabilir hemen gel bakalım" demedi. Öncelikle kanda beta hCG testi yaptır sonucunu bana mesaj at ona göre söyleyim dedi. Evin yakınlarındaki özel poliklinik kapanmış o gün yaptıramadım, mecburen cumartesiye kaldı. Cumartesi sabahı erkenden gidip kan verdim ve sonuçları beklemeye koyulduk. Birkaç kez gidip gelmeden sonra nihayet akşama doğru sonuç çıkmıştı. Raporda “negatif” ya da “pozitif” diye bir kelime olmadığından, yalnızca bir sayı olduğundan (4681) yine tam sevinemedim. Bunun anlamını bilmiyordum çünkü. “Ya değilsem, boşuna heveslenip üzülmeyim” diye emin olmadan tepki veremedim. Tolga ablamı aradı hemen ve sonucumuz şu, dedi. Ablam da hamile olduğumu müjdeledi! Doktora mesaj çektim, pazartesiden sonra gelebilirsin dedi. Yaşasın hamileyim!

Gebelik Günlüğü, İlk 4 hafta

Gebeliğin ilk 4 haftası, eğer beklemiyorsanız size hiçbir şey ifade etmez. Ama beklediğiniz, umduğunuz bir durumsa, heyecanlı ve sabır gerektiren zor ama hoş bir 4 haftadır. Çünkü bu sürede eczaneden alınan test kitleri bir işe yaramaz. Regl öncesi belirtilerin aynıları görülür. Sadece reglinizin gecikmesini beklemek zorunda kalırsınız.

Benim ilk 4 haftamda, ara ara giren şiddetli yumurtalık sancılarım olmuştu. Özellikle hapşırdığım zamanlarda epey kıvrandırdı beni. Eh bir de çoğu insandan farklı olarak epey kuvvetli hapşırdığım göz önüne alınırsa (şöyle söyleyim, ben fabrikada 1.kattayım ve hapşırdığımda 2.kattaki arkadaşlar telefon edip "çok yaşa" diyorlar :) ). Bunun gebelikten kaynaklandığını içimden bir ses söyleyip durdu, biliyordum sanki, bebeğim gelmişti, ama kötü bir şey mi var diye de içim içimi yedi. Hamilemiyim, hamileysem dış gebelik olabilir mi, kistlerim ağrı yapıyor olabilir mi vs vs... Meraktan öldüm ama kendimi heveslendirmeyim sonra üzülebilirim diye "yok canım, regl öncesi ağrısıdır bu" dedim kendime bile.