Geçen ay, şirketimizin şehir dışında bir gece konaklamalı düzenlediği toplantıya katılmam gerekti. Yılda birkaç kez böyle organizasyonlar yapılır aslında, şirket bütünlüğü, kaynaşma, iletişimi kuvvetlendirme vs adına. Ben doğum iznindeyken başladı bu tip organizasyonlar. Ben işe başlayınca da hep emzirdiğim için kaytarmıştım. “Sabah geleyim akşam döneyim, oğlumu emziriyorum, bensiz uyuyamaz” diyerek katılmadım hiçbirine. Neyse ki o konuda anlayışlı davrandılar da, sıkıntı yaşamadık.
Fakat bu sefer, artık emzirmediğimi de bilen müdürüme bir şey diyemedim. Her ne kadar oğlumdan bir gece için bile ayrılmak çoook zor gelmiş olsa da “sebepsiz yere” (bence oğlumdan ayrı yatmak istememek yeterince geçerli bir sebep ama müdürler dahil çoğu kadın çalışanın çocukları var ve hepsi katılıyorlar, dolayısıyla seninki can da onlarınki patlıcan mı durumu oluyor) katılmamak olmazdı.
Gündüzünde zaten bakıcı ablası evde olduğu ve benim de normalde evde olmamama alışkın olduğu için sorun olmazdı, nitekim olmadı da. Ama geceleri ben yatırıyorum hep, öpüp kokluyorum, sarılıyoruz milyon kere. Yatırıp yatırıp kaldırıyorum bir daha bir daha kucaklıyorum (psikopat değilim canım elbette, yatan çocuğu ben neden kaldırayım, çocuk istiyor kalkıp kucağıma gelmeyi, ve evet milyon kere istiyor). Ne olur, nasıl olur, ne yapsak derken, çözümü güya kendime göre şöyle buldum.
Bakıcı ablası akşam yemeğini de yedirip gidecekti. Çünkü yemek yedirme işi babasına kalırsa çocuk aç kalır. Ege şarkı söyleyerek, oyun oynayarak, yani eğlenerek yemeyi seviyor. Öyle alıştırmışız bilmeden. Kötü bir şey belki ama ne yapalım, oldu bir kere. Eşim de iki uzatıyor kaşığı bebeye, birine açsa ağzını, diğerine mümkünü yok şarkısız tekerlemesiz açmıyor. Baba kişisi de sıkılıp “eee yemiyor işte bu çocuk, aç değil demek, zorlamaya gerek yok” deyip bırakıveriyor. Sonra seyreyle sen gümbürtüyü. Neyse. Bu seçeneği eleyip bakıcı ablaya akşam yemeğini yedirme görevini verdim. Tamam. Uyutma işi ne olacak? Ege 9’dan önce uyumuyor artık. O 7,5’larda uyumalar yazdan beri tarih oldu. Gerçi iyi de oldu benim açımdan. Zaten eve 6,5’ta geliyorum, çocuğun yüzünü göreyim biraz değil mi?
Neyse, konuyu dağıtmayım. Bakıcı ablayı akşam 9’a kadar evde tutamayacağıma göre (kızın da bir evi, huysuz bir de kocası var neticede) bu iş babaya kaldı. Alışsın, babasının da onu yatırabileceğini öğrensin diye bir hafta öncesinden denemelere başladık. İlk gece fiyaskoyla sonuçlandı. Tam 1 saat yatmadı ve çığlık çığlığa ağladı. En sonunda dayanamayıp ben gittim odasına. Sarıldık, öpüştük. Tık uyudu. Neymiş, illa ben gidecekmişim, ben yatıracakmışım. Eee alıştı tabii. İkinci gece yarım saat ağladı. Normalde babasıyla çok eğlenen, benim kucağımdan onun kucağına atlayan velet, babasının yatırma girişimlerini şiddetle reddetti ve annneeeeeaaaaa!!! diye beni çağırarak “siz mi patronsunuz ben mi uleeaannn” tepkisini ortaya koydu. Yine öptüm kokladım uyuttum. Ha, diyeceksiniz ki, odasına yatmaya gitmeden önce öpüp koklaşmıyormusunuz? Hem de nasıl. Ama yok, illa yatakta ben koklaşcam, öyle istiyor beyefendi. Sonraki gün eşim hasta oldu. Evet bildiğiniz grip oldu ve Ege’ye yaklaşması şöyle dursun, yattığı yerden kalkması bile mümkün değildi. Mecburen takip eden günler boyunca yine ben yatırdım Ege’yi ve böylece benim toplantı günü babası hiç yatıramamış olarak geldi çattı.
Ben sanıyorum ki, Ege saatlerce ağlayacak, anniieeaaaa diye apartmanı inletecek, beni isteyecek, kıyamet kopacak. Zaten eşim de sabah beni uğurlarken “akşama biz otele geliriz senin yanına” diyerek korkusunu belli etti (İzmir’e 1-1,5 saat mesafede bir otele gitmiştik). Ama şok şok şok sayın seyirciler. Benim güzel akıllı ve de şebek oğlum, bütün gün güzel güzel oynayıp, akşam yemeğini güzelce yiyip sonra da bakıcısı gidince babasıyla güzelce oynayıp, yatma saati gelince de tek bir öpücük ve sarılmayla yatmış uyumuş. Sıfır ağlama, sıfır stres, sıfır isyan. Demek ki bana yapıyormuş! Biliyor ki evde anne var, illa o yatıracak. Ama evde anne yok ise, babayla uğraşamam, öptü koydu yatağıma, uyuyum bari. Hatta eşim benimle dalga bile geçti “sen beceremiyorsun bu işi, bak ben 1 dakikada yatırdım uyudu” diye. Bilmiyor başına gelecekleri! :)
Güzel oldu valla böyle! Yani tabii uykuya/yatmaya direnme işini sadece bana yapıyor olması bir yandan kötü de, ama bir yandan da güzel. Böylece aklım kalmaz, “bensiz uyuyamaz” modundan çıkmış oldum ben. Demek ki bundan sonra da ara sıra kızlarla dışarda takılmak için uyku olayını babaya satabilirim. Oh oh! Bayıldım bu işe ben :)
Fakat bu sefer, artık emzirmediğimi de bilen müdürüme bir şey diyemedim. Her ne kadar oğlumdan bir gece için bile ayrılmak çoook zor gelmiş olsa da “sebepsiz yere” (bence oğlumdan ayrı yatmak istememek yeterince geçerli bir sebep ama müdürler dahil çoğu kadın çalışanın çocukları var ve hepsi katılıyorlar, dolayısıyla seninki can da onlarınki patlıcan mı durumu oluyor) katılmamak olmazdı.
Gündüzünde zaten bakıcı ablası evde olduğu ve benim de normalde evde olmamama alışkın olduğu için sorun olmazdı, nitekim olmadı da. Ama geceleri ben yatırıyorum hep, öpüp kokluyorum, sarılıyoruz milyon kere. Yatırıp yatırıp kaldırıyorum bir daha bir daha kucaklıyorum (psikopat değilim canım elbette, yatan çocuğu ben neden kaldırayım, çocuk istiyor kalkıp kucağıma gelmeyi, ve evet milyon kere istiyor). Ne olur, nasıl olur, ne yapsak derken, çözümü güya kendime göre şöyle buldum.
Bakıcı ablası akşam yemeğini de yedirip gidecekti. Çünkü yemek yedirme işi babasına kalırsa çocuk aç kalır. Ege şarkı söyleyerek, oyun oynayarak, yani eğlenerek yemeyi seviyor. Öyle alıştırmışız bilmeden. Kötü bir şey belki ama ne yapalım, oldu bir kere. Eşim de iki uzatıyor kaşığı bebeye, birine açsa ağzını, diğerine mümkünü yok şarkısız tekerlemesiz açmıyor. Baba kişisi de sıkılıp “eee yemiyor işte bu çocuk, aç değil demek, zorlamaya gerek yok” deyip bırakıveriyor. Sonra seyreyle sen gümbürtüyü. Neyse. Bu seçeneği eleyip bakıcı ablaya akşam yemeğini yedirme görevini verdim. Tamam. Uyutma işi ne olacak? Ege 9’dan önce uyumuyor artık. O 7,5’larda uyumalar yazdan beri tarih oldu. Gerçi iyi de oldu benim açımdan. Zaten eve 6,5’ta geliyorum, çocuğun yüzünü göreyim biraz değil mi?
Neyse, konuyu dağıtmayım. Bakıcı ablayı akşam 9’a kadar evde tutamayacağıma göre (kızın da bir evi, huysuz bir de kocası var neticede) bu iş babaya kaldı. Alışsın, babasının da onu yatırabileceğini öğrensin diye bir hafta öncesinden denemelere başladık. İlk gece fiyaskoyla sonuçlandı. Tam 1 saat yatmadı ve çığlık çığlığa ağladı. En sonunda dayanamayıp ben gittim odasına. Sarıldık, öpüştük. Tık uyudu. Neymiş, illa ben gidecekmişim, ben yatıracakmışım. Eee alıştı tabii. İkinci gece yarım saat ağladı. Normalde babasıyla çok eğlenen, benim kucağımdan onun kucağına atlayan velet, babasının yatırma girişimlerini şiddetle reddetti ve annneeeeeaaaaa!!! diye beni çağırarak “siz mi patronsunuz ben mi uleeaannn” tepkisini ortaya koydu. Yine öptüm kokladım uyuttum. Ha, diyeceksiniz ki, odasına yatmaya gitmeden önce öpüp koklaşmıyormusunuz? Hem de nasıl. Ama yok, illa yatakta ben koklaşcam, öyle istiyor beyefendi. Sonraki gün eşim hasta oldu. Evet bildiğiniz grip oldu ve Ege’ye yaklaşması şöyle dursun, yattığı yerden kalkması bile mümkün değildi. Mecburen takip eden günler boyunca yine ben yatırdım Ege’yi ve böylece benim toplantı günü babası hiç yatıramamış olarak geldi çattı.
Ben sanıyorum ki, Ege saatlerce ağlayacak, anniieeaaaa diye apartmanı inletecek, beni isteyecek, kıyamet kopacak. Zaten eşim de sabah beni uğurlarken “akşama biz otele geliriz senin yanına” diyerek korkusunu belli etti (İzmir’e 1-1,5 saat mesafede bir otele gitmiştik). Ama şok şok şok sayın seyirciler. Benim güzel akıllı ve de şebek oğlum, bütün gün güzel güzel oynayıp, akşam yemeğini güzelce yiyip sonra da bakıcısı gidince babasıyla güzelce oynayıp, yatma saati gelince de tek bir öpücük ve sarılmayla yatmış uyumuş. Sıfır ağlama, sıfır stres, sıfır isyan. Demek ki bana yapıyormuş! Biliyor ki evde anne var, illa o yatıracak. Ama evde anne yok ise, babayla uğraşamam, öptü koydu yatağıma, uyuyum bari. Hatta eşim benimle dalga bile geçti “sen beceremiyorsun bu işi, bak ben 1 dakikada yatırdım uyudu” diye. Bilmiyor başına gelecekleri! :)
Güzel oldu valla böyle! Yani tabii uykuya/yatmaya direnme işini sadece bana yapıyor olması bir yandan kötü de, ama bir yandan da güzel. Böylece aklım kalmaz, “bensiz uyuyamaz” modundan çıkmış oldum ben. Demek ki bundan sonra da ara sıra kızlarla dışarda takılmak için uyku olayını babaya satabilirim. Oh oh! Bayıldım bu işe ben :)
Bence baba tek basina kalinca, kendine guveni geldi. bunu da anladi Ege :) Ya da esin duymasin ama benim de bir arkadasim "ayyy ben hic yemek yediremiyorum ama babasiyla tabagin dibini bile yaliyormus" diye yakindigi bir gunun sonunda bakmis ki ymegi yiyen ve dibini yalayan sonra da tamamini yedi diye ovunen baba :))) Yok canim sizinki boyle olmamistir!
YanıtlaSil:))))) Çok güldüm Ceren sağolasın Allah da seni güldürsün emi! Yok umarım öyle olmamıştır. Dün gece de oyun oyun bi türlü uyumak bilmeyince babayı gönderdim odasına, şak diye uyudu velet. Ay bundan sonra ben uyutmayım bari, direk babaya paslayım bu işi :)
Silhahahah en güzeli işte! :D
SilGözün aydın :) güzel gelişmeler bunlar :)
YanıtlaSilyatağına koyunca uyuyan bir bebek hayaliyle kızım büyüyüp gidecek biliyorum emerek uyumasa kucakta dolanarak uyuyor. yatağına yatıp uyuması im kan sız... 6 ay kustu reflüden asla yatar pozisyonda durmazdı alışkanlık oldu galiaba. ege ye aferin alkış çok özendim. gece hiç bir yere gidemiyoruz hala hala halaaaa
YanıtlaSilKendi kendine uyuyan çocuk hayal değil gerçek! Siz de yapabilirsiniz inan. Önce ağlatmadan uyku eğitimi vermeni tavsiye ederim, önce kendi odasında kendi yatağında ve kendisi uyumayı öğrenecek. Onu birkaç saatliğine bırakıp akşam çıkma işi daha sonra ;) Bu konuda uyku arkadaşı, uyku müziği ve emerek uyumaya alıştığı için (Ege de öyleydi) emziğe alıştırmanı tavsiye ederim naçizane. Benim uyku etiketli yazılarıma bakabilirsin. Sevgiler!
Siluyku eğitimi vermek her şekilde ağlamalı olduğu için yapmıyorum karşıyım hatta o yüzden bu haldeyiz :) emziği 4. ayda bıraktı petitom çok isterdim emzik emsin.uyku arkadaşı edindiremedim, uyku müziği de işe yaramıyor:) ben artık kendime şöyle diyorum sabret 1-2 yıl kaldı hahahh... deliksiz uyumayı yatağında uyumayı öğrenemeyen çocuk yok. memeden kesince bakalım ne olacak belki değişir... egeciği öpüyorum çok tatlı maşallah
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil