Lilypie Fourth Birthday tickers

23 Eylül 2014 Salı

Bezsiz bebek değil ama lazımlıklı bebek

Uyarı: Yazı, çok sayıda çiş ve kaka kelimesi içermektedir, midesiyle sıkıntısı olanların okuması önerilmeyebilir. :)

Ege'ye hamileyken bezsiz bebek diye bir kitabın adını duymuştum. "İlerde alınacaklar listesi"ne ekledim ama ne zaman alıp okumam gerektiğini eklememişim ki, bir şekilde ihmal ettim kaldı. Ama bir sosyal medya grubundan biraz biraz okuduklarımla, annelerimizden duyduklarımla falan, ucundan kıyısından bu işe bulaştım.

Ege 7 aylıkken ikea'dan şu basit lazımlıktan almıştım. Bir iki kez üzerine kıyafetle oturtma denemem oldu fakat Ege sevmedi ve hemen yere inmeye çalıştı. Sonra öğrendim ki, bebekler ayakları yere değmeden oturunca kendilerini güvensiz hisseder ve orada oturmak istemezlermiş. O zaman henüz küçüktü, boyu da haliyle daha kısaydı. Oturunca ayakları yere değmiyordu. O yüzden bir süreliğine lazımlığı kaldırdım. Sonra yaklaşık 10 aylıkken tekrar kıyafetle oturtma denemeleri yaptım. Oturuyor, birkaç dakika  durabiliyordu. Meğer bakıcımız da benden habersiz aynı şekilde birkaç kez denemiş ve o da oturduğunu görmüş. Bir gün "ben kakası geldiğini ve yaptığını anlıyorum, bugün lazımlığa oturtarak denemek istiyorum, ne dersiniz" dedi. Ben de zaten haftasonunda kendim bunu denemeye karar vermiştim. Henüz ne olur bilmediğimden bakıcıya bunu yapmasını söylememiştim ama o da benim gibi hevesli çıkınca, bu işe başladık.

Bebeklere çok küçük yaşta tuvalet eğitimi verilmesinin sakıncalı olduğu söyleniyor. Ama bezsiz bebek ekolünde, eğitim değil iletişim var. Yani tuvalet eğitimi değil tuvalet iletişimi. Bu ikisi gerçekten farklı şeyler. Ben bahsettiğim sosyal medya grubundaki deneyimli kişilerin yazdıklarını okuyunca (kitabı okumadım ama eminim orada da benzer şeyler yazıyordur) ikisinin farkını anladım ve tuvalet iletişimini zaten Ege doğduğundan beri yapıyor olduğumu farkettim. Belki siz de yapıyorsunuz ama farkında değilsiniz, ya da adının bu olduğunu bilmiyorsunuz ve ne kadar işinize yarayacağını.

Tuvalet iletişiminde bebeği takip etmek esas. Bebeği çiş ya da kaka konusunda zorlamak yok, sadece hareketlerini, mimiklerini belki de çıkardığı sesleri takip ediyoruz. Bu, aslında her yeni annenin yaptığı bir şey. Sadece bazen sonradan unutuyor ya da boşveriyoruz. Ya da çok yorgun oluyoruz, beze yapıvermesi kolayımıza gidiyor, itiraf edelim.

Kaka konusu, çiş konusundan çok daha kolay elbette. Ege doğduğundan beri ne zaman kaka yapacağını anlıyordum. Özellikle hemen hemen her emmeden sonra yapıyordu. Yüzü kızarıyor, bazen kendini sıkıyordu. Çoğu zaman emzirdikten hemen sonra altını açardım, dizlerini karnına doğru yavaşça bastırır, kaka yapmasına yardımcı olurdum. Açtığımda bezi mutlaka temiz olurdu, hep ben açtıktan sonra yapardı kakasını. İlk başta anlamıyor, çişli bezi alıp temiz bezi koyar koymaz kakasını yapıvermesine ya gülüyor ya (yorgunsam) sinirleniyordum. Kakasının tamamen bittiğini anlayamadığım için, bir bez değişiminde 3 temiz bez ve sayısız ıslak mendil harcadığımı bilirim :)

Zamanla öğrendim, çişli bezini açıyor, poposunu bir ıslak mendille temizliyor ve dizlerini karnına doğru hafifçe bastırıp çekerek bağırsaklarını çalıştırmasına yardımcı oluyor ve kakası bitene kadar bu hareketi tekrarlıyordum. Bu esnada yüzümü şekilden şekle sokuyor, türlü şarkılar söylüyor, Ege'yi bez değişimi masasında ağlamadan tutmaya çalışıyordum. Anladım ki, bebekler de temiz olmayı seviyor. O pis ıslaklığın içinde durmaktan hoşlanmıyor. Kaka yapar yapmaz ağlamaları ve altları temizlenene kadar da susmamaları bu yüzden!

Bezsiz bebek yaklaşımında, bebeklerin çiş ve kaka takiplerini yapıp, zamanı gelince hemen bebeği lavaboya veya belirlenmiş bir kovaya tutmak savunuluyor. Ben o kadar erken zamanlarda bunu yapmayı akıl edememiştim. E kitabı da okumadığım için bunu yapmamış oldum. Bu yüzden bu alışkanlığa Ege geç başladı. Ama neyse ki çok da geç değil.

11.aydan itibaren Ege'nin kakasının ve bazen de çişinin geldiğini anladığımız anda (artık "biz"e eşim de dahil, o da anlayabiliyor) hemen lazımlığını getiriyoruz ve bezini açıyoruz. Ege de biz bezini açarken yapmayıp bekliyor ve lazımlığına oturunca yapıyor. Her zaman yakalayamıyoruz elbette, bazen uykusundan hemen uyanınca yapıyor ve yatakta olduğu için (biz uyandığını farkedene kadar) kaçırmış oluyoruz. Bazen de lazımlığa oturup yapmak istemiyor. Israrla kalkıyor. Öyle zamanlarda çok zorlamıyoruz, tekrar bezini bağlıyoruz. Ne de olsa tuvaletten korkutmak, soğutmak iyi bir şey değil.

Ege genelde yemeklerden sonra (yaklaşık 5-10 dakika içinde) kaka yapıyor ve çok su içtikten sonra da lazımlığına oturtursak çiş yapıyor. Çişi çoğu zaman yakalayamıyorum itiraf etmeliyim ki, ama kakayı günde en az bir kere yakalıyoruz, bazen de iki (günde genelde 3 kez yapıyor). Şimdilik bezini çıkarmadım elbette. Çıkarmayı da düşünmüyorum. Ama lazımlığa alışması, bunu normal bir şey olarak kanıksaması için, tuvalet iletişiminin çok önemli olduğuna inanıyorum. Bezi bırakma döneminde bunun yararını göreceğimizi düşünüyorum. Umarım öyle olur.

3 yorum:

  1. valla ne yalan söyleyim en korktuğum konu. hiç giresim yok bu işlere. sanırım mümkün olduğunca erteleyeceğim, umarım bir zararı olmaz; çifte bez tükettiğimizden cebimize olan zarar dışında :) :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bir de işin o yönü var ki babamız daha çok o yönüyle ilgileniyor. Erkekler bazen saf mı oluyorlar nedir, lazımlığa yapmaya başlayınca "tamam artık bez almıyoruz değil mi?" diye sordu düşünebiliyormusun? :)))) Çocuk bilinçli olarak yapmıyor ki daha! Ne bezi atması, daha çoook bezleyeceğiz dedim.

      Sil
  2. Ama bu yazıda çok fazla kaka vb. şeyler var Pelin, midem kaldırmadı :))
    Bu cidden değişik bir konu. "İletişim" sözüne kesinlikle katılıyorum bu arada. Başarabileni tebrik ediyorum ne diyeyim :)

    YanıtlaSil