Lilypie Fourth Birthday tickers

19 Eylül 2014 Cuma

Son günlerde...

Bir haftadır izinliyim. Bakıcımız izin kullanmak istediği için ben de izin aldım ve oğlumla evde başbaşa vakit geçireyim dedim. Ama şansa bakın ki, hasta oldum :(

Cumartesi günü Ege'ye gecikmiş bir doğumgünü partisi yaptık. Oradan dönüşte Ege'yi yedirdim, yatırdım ve ben de resmen devrildim. Perşembe günü ancak ayağa kalkabildim. Doğalcı Pelin eczaneden bir sürü ilaç aldırdı ve hepsini düzenli içti. Evet evet, emzirmenin bitmesinin en iyi yanı bu oldu belki de, hasta olur olmaz sevgilimi yolladım eczaneye, vitamin, parasetamol, boğaz pastili, burun spreyi ne varsa aldı geldi. Hem onları içtim hem sevgilimin hazırladığı bilmem kaç çeşit bitki içeren doğal çayları içtim. Yeter ki Ege'ye geçmesin! Neyseki, geçmedi. Yani inşallah! Şimdiye kadar bir belirti görülmedi bundan sonra da görülmez herhalde.
 
Bu hafta için hayalim oğlumla evde yeni oyunlar oynamak, öğleden sonraları da dışarı çıkıp gezmek, minik alışverişler yapmak, parklara gitmek, gezmek tozmaktı. Tabii ben serilip yatınca Ege de kendi kendine oyuncaklarıyla oynamak, onlardan sıkılınca da Baby tv izlemek zorunda kaldı yavrucağızım.
 
Aslında ben televizyon seyrettirmeye baştan beri karşıydım. Bebeklerin üzerinde ne gibi olumsuz etkileri olduğunu çok okumuştum. Ayrıca çocuğu 4 yaşında olup hala konuşamayan, yaşıtlarına göre epey gelişimsel gerilik gösteren, davranışları ile de birkaç doktordan otizmli tanısı alan biriyle tanıştım. En sonunda bu tanıyı alınca yılmamış, konusunda (otizm) uzman birkaç doktora göstermiş, en sonunda çok güvendikleri bir profesör, çocuğun otizmli olmadığını, ama otizm belirtileri gösterdiğini çünkü beyninin uyuşturulduğunu, gelişim noktalarının yaşına göre çok geride kaldığını vs. söylemiş. "Bu çocuk günde kaç saat televizyon izliyor?" demiş. Adamcağız diyor ki, "İkimiz de çalıştığımız için çocuğa anneannesi bakıyordu. Ben tv izlemesini istemiyordum, ama anneanne sadece yemek yerken açtığını, başka türlü durmadığını, onun da günde toplasan yarım saati geçmediğini söylüyordu. Ben de inanıyordum. Profesöre 'günde yarım saat izliyor' dediğimde 'yarım saat izlemeyle bu çocuk bu hale gelmez, en az 3-4 saat belki çok daha fazla izliyor olmalı, takip edin' dedi. Bir şekilde takip ettim. Meğer kadın gerçekten sabah çocuğu tv karşısına oturtuyor, bütün gün almıyormuş. Bunu görünce şok oldum! İlk yaptığım tv kartını her sabah söküp yanımda götürmek oldu. Daha sonra da çocuğuma özel öğretmen tutup bir kreşe verdim. Kreşte hem diğer çocuklarla oynuyor, ama onlara tam katılım ve uyum sağlayamadığı için hem de ona özel öğretmeniyle yaşıtlarına yetişmeye çalışıyor. Gelişimi gayet iyi gidiyor, prof.doktorumuz da çok memnun ve otizm meğer gerçekten yanlış teşhismiş. Bütün bunları çocuğuma yapan, saatlerce kalkmadan televizyon izlemesiymiş."
 
Bu hikayeyi de dinleyince, televizyondan gerçekten korktum ve bakıcımıza ilk olarak televizyonu yasakladım "Ne yaparsan yap ama gün içinde televizyonu açma". Fakat bir şeyi bir türlü engelleyemiyorum, o da babası. Eşim Ege'yi en fazla yarım saat oyalayabiliyor. Ege'nin dikkat süresi çok kısa. Bir oyundan çok çabuk sıkılabiliyor. Sürekli hareket, sürekli yeni bir aktivite, yeni bir şarkı istiyor. Bu da bakan kişi için hayli zor, takdir edersiniz ki. İşte bakıcı ve ben bir türlü bunu beceriyoruz da, babasına söz geçiremiyorum. Sabahları bakıcının gelmesine kadar bazı günler kendi kendine veya eşimle oynayarak oyalansa da, çoğu sabah yarım saat civarında baby tv  izliyor. Umarım bu yarım saatlik izlemeler Ege'ye zararlı olmaz.
 
Ama işte, ben yattığım yerden kafamı kaldıramayacak durumda olunca ve Ege de oyuncaklarıyla ve ev eşyalarıyla oynayıp sıkılınca 3.günde (ilk 2 gün bir şekilde idare ettik şükür, ama çocuk da haklı, onunla oyun oynayan kimse olmadan 2 gün boyunca idare etti yavrum, daha ne yapsın?) mecburen televizyon karşısına oturttum. Bunun için vicdan azabı çekiyor muyum, evet. Ama vallahi bir gün. Bir günden bir şey olmaz diye düşündüm, zaten ertesi günü daha iyiydim ve bir şekilde oyunlara döndük.
 
Tabii ne oldu bu üç günün sonunda? Evde olduğu halde onunla hiç oynamayan bir anneye karşı tavır alındı ve sinirli, aksi, huysuz bir Ege geldi. Vallahi 'wonder weeks'e mi inansam, üst yan dişlerinin kabarmasına mı yorsam, yoksa onunla yeterince ilgilenememiş olmama mı bilemedim ama 3 gündür acısını çıkarıyor Ege. İnanılmaz huysuz, sinirli, bağıran ve kesinlikle yemek yemeyen, yemeği elimde gördüğü an çığlık atmaya başlayan bir çocuk oldu. 3 gündür yediği tek şey (eskiye göre zorla yiyor, ama bu 3 güne göre en iyi yediği şey) yoğurt. Ne meyve, ne yemek, ne bayılarak yediği kahvaltı. Ya ağzına hiç almıyor, çığlık kıyamet, ya dudaklarını kitliyor, ya ağzına aldığını sıkıca tutuyor yutmadan dakikalarca bekletiyor. 6-7 lokmayı 1,5 saatte yedirebildim geçen gün. Cinnet geçirecektim. Sonraki öğün 45 dakika sonra pes ettim, hiç yediremedim, sonra bu sabah kahvaltısının yarısını öyle böyle yedi diye sevindim, böğğk diye hepsini kusuverdi. Ne yapacağımı şaşırdım. Mama bile içmiyor, yani zarla zorla (şarkılar oyunlar eşliğinde dikkatini dağıtıp içirebilirsem) belki. Kilosu normal gidiyor diye çok ellemiyorum. Umarım en kısa zamanda düzelir. Bu sabah uyanır uyanmaz oyunlara başladık ve ne isterse yaptım, yürümek mi yürüttüm, koşmak mı koşturdum, oyun oynadık, balkona çıktık, sonra da babasıyla hep beraber dışarı çıkıp bir sürü yer gezdik. Öğlen yine yemedi, sadece yoğurt yedi. Sesimi çıkarmadım. Akşamı bekliyorum. Bakalım... Bebeği yemeyen anneleri çok net anladım şu 3 günde. Allah sabır versin. Umarım tüm iştahsız bebeler düzelir de bu işkenceyi çekmeyiz. Amin!
 
Neyse, bu tatil haftamız da böylece geçti. Umarım bir daha ki, sağlıklı ve de oyunlu gezmeli (tv.siz), iştahlı yemeli bir tatil olur. Herkese musmutlu günler dilerim!

3 yorum:

  1. Gecmis olsun Pelin.. Dis cikartiyordur merak etme duzelir, zorlama diyorlar doktorlar :) Yemek konusunda da ozellikle onerdikleri cocugu yemegin onune koyun 45dk verin, yemediyse kaldirin, ara ogun vermeyin, bir sonraki ogunu bekleyin diyorlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorma, sanırım diş. Zaten bakıcımız işe başladı, Ege de düzelmeye başladı. Bakalım yavaş yavaş düzeliyor. Nazarım mı değdi kendi çocuğuma nedir....

      Sil
  2. Evet, çabucak unutması en büyük tesellim. Yeter ki iz bırakacak ölçüde büyük bir hata yapmayım oğluma karşı.... bazen korkmuyor da değilim hani...

    YanıtlaSil