8 Mayıs babamın doğumgünü. Ege'nin de dedesine çok güzel bir hediyesi oldu bu sene. Aylardır gözümüz yollarda beklediğimiz dişlerden biri, 8 mayısta ucunu gösterdi! Heyecanla hemen babasına gösterdim önce, babası "yok yahu bir şey, sen öyle görüyorsun" dedi. Bence kesin vardı bir şey ama, ben bilmez miyim bebeğimin ağzının içini! Daha önce olmayan bir kabartı vardı işte orda.
Ne komik aslında dimi ettiğim laf, "bebeğimin ağzının içini bile benden iyi kimse bilemez". Annelik böyle bir şey mi? Çok hoş :)
O gecemiz çok kötü geçti. Akşam uyku rutinlerini yaptıktan sonra huysuzluk yaptı biraz Ege. Önce, çok uykusu geldi ondan yapıyor sandım. Çünkü bazen yapıyor öyle. Ama yok, huysuzluğu azalacağına arttı. Yatağına yatırınca susardı normalde. Yatırdığım halde kesinlikle susmadı ve çığlık çığlığa ağlamaya devam etti. Hemen aldım kucağıma tabii. Ayağımda sallayım dedim, belki uyur da rahatlar. Soğuk şeylerin iyi geldiğini okumuştum bir yerlerde. Hemen 2 emziğini buzlukta soğuttum hızlıca. Sonra ayağıma aldım salladım, soğuk emziği de vererek. Sustu bir süre, sonra emziği attı, soğuk olanını verdim. Tam gözler kaydı, uyudu diyordum ki, sancıyla yeniden çığlık kıyamet ağlama. Böyle böyle kaç kez uyudu uyandı bilmiyorum. Calpol vereyim dedim, ağrısını alır biraz, uyutur belki. Ateşini ölçüyorum ateşi yok neyse ki.
Bütün gün hiçbir huysuzluğu, ağrısı sancısı yoktu. Yemeklerini güzel güzel yedi. Neşesi, keyfi yerindeydi. Akşam oldu, dişinin ağrısı tavan yaptı diye düşündüm. Bir yandan da gaz çıkarıyor, midesi gurulduyor. Sonra ilacı verdikten 10 saniye sonra bir kustu. Ama nasıl kusmak öyle böyle değil. Fışkırttı resmen. Hah dedim, meğer midesi rahatsızmış çocuğumun, şimdi rahatlar. Biraz rahatlar gibi oldu hakikaten. Yine verdim emziğini, salladım ayağımda yine uyur gibi oluyor, uyanıyor. Hadi dedim, ilkini çıkarmıştı, bir daha vereyim ilaç. Yine verdim, yine 10 saniye sonra fışkırtarak kustu. Biz karı koca karar verdik kesin bu öyle dişten filan değil. Zaten kocam dişin ucunu da görmedi, kesin inanmıyor, üşüttük biz bu çocuğu diyor. Ama hala ateşi yok. Saatlerce Ege'yi rahatlatmaya uğraştım. Sürekli soğuttuğum emzikler verdim, elini yüzünü yıkadım, üçüncü kez ilacı vermeye çalıştım. Bu sefer yarım doz verdim. Neyse ki bunu çıkarmadı. Kucağımda dolaştırdım, ayağımda salladım....En sonunda saat 22.00-22.30 gibi uyudu. Ben de yemek yedim ve hemen yattım onun yanına. Bütün gece sabaha kadar yarım saat uyudu, 1 veya 2 saat uyanık ağladı. Toplasan 5 saat belki uyumuştur.
Ertesi günü dişe sürülen ve ağrı alan jellerden alıp sürdüm. Keyfi öğleden sonra yerine gelmişti. Babaya biraz daha kendini göstermiş olan kabarıklığı gösterdik, o da gördü bu sefer ve emin olduk, huzursuzluğu diştendi. Akşam uyku zamanı çok az huysuzluk edip uyudu. Neyse ki gece sadece bir kez uyanıp tekrar uyudu. Bir sonraki gün de normal keyfi yerine gelmişti.
İlk diş maceramız böylece başladı. Hayatımızda bir devir böylece kapandı. Artık babası oğluşuna "hey dişsiiiiz" diye şarkı söyleyemeyecek :) Bakalım tamamen çıkınca nasıl görünecek oğluş...
ay canım benimm inci gibi dizilsinler inşallah! :)
YanıtlaSilarin de huysuz 2 gündür..dolunay etkisi bence, diş göremedim ben :)
Bilmiyorum artık neyin etkisi. Ara ara böyle huysuzlukları oluyordu Ege'nin, ama bu sefer diş görünce ona yordum ben:) Darısı Arin oğlanın başına :)
Sil