İlk olarak 3 günlükken doğduğu hastaneye ilk kontrolüne ve ardından da sağlık ocağına ikinci topuk kanını aldırmaya gittik (ilk topuk kanı doğduğu gün hastanede alınıyormuş, ikincisi ise 3 günlükken alınırmış, bazı hastalıklar var mı diye bakılıyor).
Sonra 8 günlükken ta şehrin öbür ucuna babaanneyi ziyarete gittik. Babaannemiz kötü bir hastalıktan dolayı hastanede yatıyor o yüzden doğuma gelemedi, biz Ege'yi ona götürdük. İleriki günlerde babaanneye 2 kez daha götürdük, birisi bayram günüydü. Zaten araba koltuğunda en sevdiği pozisyonda oturuyor, yani ana kucağı denen şeylerde oturur gibi. Arabada yolculuk etmeyi her bebek gibi seviyor. Hatta kırmızı ışıklarda durunca saniyesine arıza çıkarıyor, o derece. Keşke hep yeşil dalgaya denk gelsek!
23 günlükken sünnet olmaya diye çıktık. Arabayla gittiğimiz her yerden memnun sonuçta.
Bir aylık olduğunda yine sağlık ocağına götürdük aşısı için. Bu sefer kocacımın işi vardı, babamın arabasıyla gittik, zaten sağlık ocağı bize çok yakın. Esasen yürüme mesafesinde ama hava çok sıcak olduğundan ve ben henüz bir aylık lohusa olduğumdan kucağımda sling'i ile taşımak istemedim, arabayla gittik. Ama oto koltuğu bizim arabada kalmıştı dolayısıyla kucağımda yolculuk etmek zorunda kaldı. Ama yine de sonuçta arabada olduğumuz için keyfi yerindeydi. Dönüşte aşı yapılmış olduğu halde (canı yandığı için huysuz olmasını bekliyordum ama araba hareket edince huysuzluğu kalmıyor beyefendinin) sesini çıkarmadı hiç.
38 günlükken canım evden dışarı çıkmak istedi. Daha doğrusu "Ege'yle yalnız nasıl yapıcam, çıkabilir miyim acaba, dışarda tek başımayken nasıl idare ederim?" merakı beni acayip dürttü ve çıkmak istedim. Market alışverişini kendime bahane ettim. O zamana kadar hep tek taraflı olan yazlık sling'imizi kullanıyordum. (Sling ayrı bir yazının konusu olacak). Bu sefer yaya olarak Ege'yi taşımanın daha rahat olacağını düşündüğüm wrap sling'i taktım ve çıktım. Marketten birkaç parça şey aldıktan sonra da 10 dakikalığına parkta oturdum, havam değişti. Bu süre boyunca Ege sürekli uyuduğu için, onun için ne kadar gezme oldu, ne kadar farkına vardı bilmiyorum tabii :) Gerçi uyanık olsa da farkında olmaz tabii ama olsun, yine de gezme gezmedir.
Bugün tam 40 gününü doldurdu oğluşum, 41.günündeyiz. (Kırkbir kere maaşallah!) Bugün de yine babaanneye ziyarete gidiyoruz. Gezenti bir çocuk mu olacak acaba? Hadi bakalım :)
Sonra 8 günlükken ta şehrin öbür ucuna babaanneyi ziyarete gittik. Babaannemiz kötü bir hastalıktan dolayı hastanede yatıyor o yüzden doğuma gelemedi, biz Ege'yi ona götürdük. İleriki günlerde babaanneye 2 kez daha götürdük, birisi bayram günüydü. Zaten araba koltuğunda en sevdiği pozisyonda oturuyor, yani ana kucağı denen şeylerde oturur gibi. Arabada yolculuk etmeyi her bebek gibi seviyor. Hatta kırmızı ışıklarda durunca saniyesine arıza çıkarıyor, o derece. Keşke hep yeşil dalgaya denk gelsek!
23 günlükken sünnet olmaya diye çıktık. Arabayla gittiğimiz her yerden memnun sonuçta.
Bir aylık olduğunda yine sağlık ocağına götürdük aşısı için. Bu sefer kocacımın işi vardı, babamın arabasıyla gittik, zaten sağlık ocağı bize çok yakın. Esasen yürüme mesafesinde ama hava çok sıcak olduğundan ve ben henüz bir aylık lohusa olduğumdan kucağımda sling'i ile taşımak istemedim, arabayla gittik. Ama oto koltuğu bizim arabada kalmıştı dolayısıyla kucağımda yolculuk etmek zorunda kaldı. Ama yine de sonuçta arabada olduğumuz için keyfi yerindeydi. Dönüşte aşı yapılmış olduğu halde (canı yandığı için huysuz olmasını bekliyordum ama araba hareket edince huysuzluğu kalmıyor beyefendinin) sesini çıkarmadı hiç.
38 günlükken canım evden dışarı çıkmak istedi. Daha doğrusu "Ege'yle yalnız nasıl yapıcam, çıkabilir miyim acaba, dışarda tek başımayken nasıl idare ederim?" merakı beni acayip dürttü ve çıkmak istedim. Market alışverişini kendime bahane ettim. O zamana kadar hep tek taraflı olan yazlık sling'imizi kullanıyordum. (Sling ayrı bir yazının konusu olacak). Bu sefer yaya olarak Ege'yi taşımanın daha rahat olacağını düşündüğüm wrap sling'i taktım ve çıktım. Marketten birkaç parça şey aldıktan sonra da 10 dakikalığına parkta oturdum, havam değişti. Bu süre boyunca Ege sürekli uyuduğu için, onun için ne kadar gezme oldu, ne kadar farkına vardı bilmiyorum tabii :) Gerçi uyanık olsa da farkında olmaz tabii ama olsun, yine de gezme gezmedir.
Bugün tam 40 gününü doldurdu oğluşum, 41.günündeyiz. (Kırkbir kere maaşallah!) Bugün de yine babaanneye ziyarete gidiyoruz. Gezenti bir çocuk mu olacak acaba? Hadi bakalım :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder