Uyku konusu benim için hem zor hem de kolay bir konu oldu desem yeridir. Aslında iyice büyüyene kadar uyku değişken oluyor bir çocuğun hayatında, ya da konuyu kısaca "her an nazar değebilir"e bağlayım olsun bitsin...
Ege ilk aylarında sadece emzirirken memede uyuyordu. O yüzden her uyandığında ben de emzirmeye hazır nazır kendimi onun yanında buluyordum. Ege'den ancak yarım saatliğine filan ayrı kalabiliyordum. Sonra, 3 aylıkken filandı galiba, yan dairemizde doğalgaz tertibatı çalışması başladı ve hayatımız kabusa döndü. O kadar ama o kadar çok gürültü yapıyorlardı ki, Ege bir türlü uyuyamıyor, en sonunda yorgunluktan haşat vaziyette gözlerini kapıyor, daha 5-10 dakika geçmişken bir matkap ya da çekiç sesiyle sıçrayarak uyanıyor ağlamaya başlıyordu. Tekrar emzirmem gerekiyordu ki, memede süt kalmadığı için bu sefer sinirleniyor ve uyuyamıyordu. Bir gün dayanamadım ve ayağımda salladım. Uyudu. Yerine bıraktım ve ilk matkap sesinde yine sıçrayarak uyandı. Yine uyuttum yine uyandı. Böylece uyuyunca ayağımdan yatağına bırakmamaya ve o uyandıkça tekrar sallayarak sürekli olarak 1-1,5 saat uyumasını sağlamaya başladım. Tadilat tam 1,5 ay sürdü!! Tabii Ege de bu sürede ayakta sallanarak uyumaya alıştı :(
Gürültü akşamları bittiği için gece uykularında sorun olmuyordu, 7.5-8 civarı emziriyordum, memede uyuyordu, iyice dalınca yaklaşık 20 dakika sonra yatağına bırakıyordum. Gece 11 gibi ve 3 gibi uyanıyor emiyor hemen geri uyuyordu. İlk aylarda 1.5-2 saatte bir uyandığı için bu gece rutini benim için nimet gibiydi ama gündüz uykuları gerçekten felaketti. Beni tam anlamıyla esir ediyordu. Uyutmaya başlamadan önce tuvalete giriyor, suyumu, bitki çayımı, kurabiyemi, sütlaçımı, kitabımı, bilgisayarımı ve telefonumu yanıma alıyor, öyle başlıyordum maratona. Tabii evde ne yemek ne ev işi hiçbir şey yapamıyordum. Ege uyuduğu süre boyunca hep ayağımda kalıyordu. Bazen bu şekilde 3 saate yakın uyuduğu oldu, ben de kımıldamadan o şekilde o kadar süre kaldım.
Biliyorum yapmamam gereken, resmen eziyet bir şeydi bu. Ama yaptım itiraf ediyorum. Yanlış manlış, yaptım. Çünkü çocuğum uyuyamıyordu ve uyumadan büyüme hormonunun salgılanmayacağını, uyumaya da en az anne sütü kadar çok ihtiyacı olduğunu, uyuyunca daha mutlu daha sağlıklı bir bebek olacağını bildiğimden, uyusun da ne olursa olsun diyordum.
Sonra dedim ki, 6 aylık olsun uyku eğitimi vereyim. Ama ağlatmayı da katiyen istemiyorum. Ne yapayım ne yapayım derken Uyku Meleği'ni duydum. Onun kitabını alıp bir bakayım ağlatmadan nasıl uyku eğitimi oluyormuş, dedim. Kitabı okumaya başladım ama ilk sayfalardan sonra okuyamadım, çünkü "vakti gelince okuyum daha 6 ayını tamamlamasına var", diye düşündüm. Sonra "neyse 7 aylık olsun da öyle" dedim "zaten taşınacağız kendi odası olmadan eğitimin bir anlamı yok, odası olsun da öyle başlayım eğitime", vs vs kıyamadım disiplinli bir eğitim vermeye. Nasıl olsa bir şekilde de olsa uyuyordu, varsındı ben eziyet çekeyimdi, önemli değildi. Zaten bakıcımız da mecburen aynı şekilde uyutuyordu. Sonra taşınma süreci ve sonrasında da "eve biraz alışsın da, odasına alışsın da sonra" oldu bahanem. Memede uyutmayı seviyordum itiraf etmek gerekirse, bebeğimle aramızda çok özel bir bağdı bu. İnanılmaz bir tatmin duygusu bir anne için. Bebeğini emziriyorsun ve orada huzurla, koynunda uyuyor, nefesini duyuyorsun, ağzının süt kokusu geliyor burnuna. Dünyada bundan güzel bir şey olabilir mi?
Sonra 7.5 aylıkken bir şey oldu. Ege bir gece kendiliğinden uyudu. Fakat bu tek gecelik bir şeydi maalesef, devamı gelmedi. Ondan yaklaşık bir 20 gün sonra ise, hayatımız bir anda tamamen değişti. Devamı gelecek....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder